EN ÖNEMLİ ADIMIN 90. YILI

EN ÖNEMLİ ADIMIN 90. YILI
gundemeregli.com-Ereğli İlçesi’nde, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şube Başkanı Emin Semih Özkök, 3 Mart 1924’de çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (Eğitim Birliği) 90 yılı olduğunu hatırlattı.
   Özkök, ADD Şube yönetim kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada, Halifeliğin ve Şeriye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılarak , Eğitim Birliği Yasası’nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulü ile Türkiye Cumhuriyetinin ulus olma ve çağdaşlaşma yolunda atmış olduğu en önemli adım olduğunu savundu.
   Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun, Laik ve Demokratik Türkiye’nin bu günlere gelmesinde önemli bir kilometre taşı olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin de o yıllarda eğitimi önemsediğini belirten Özkök, şunları kaydetti:
   “Genç Türkiye Cumhuriyeti eğitimi öylesine önemsedi ki, eğitim sorununu devletin birinci sorunu olarak gördü. Avrupa ülkelerinde bile eğitim tabana yayılmamış iken, dağın doruğundaki köylere öğretmen gönderdi. Eğitim parasız ve zorunluydu. Halk çocukları yatılı okutuluyordu. Çok kısa bir sürede 20 bin köy çocuğu öğretmen olarak yetiştirildi ve köylere gönderildi. 1930’lu yıllarda devletin öğretmene verdiği aylık , kaymakamın aldığından daha yüksekti. Harf Devrimi’nden sonra bu süreç daha da hızlandı.
   Halkevleri ve Halkodaları’ nın da desteğiyle ülkede bir eğitim seferberliği başlamıştı. Her şey öylesine planlıydı ki 1950’li yılların ortalarında okuma yazma bilmeyen kalmayacaktı.1960’lı yıllarda ise 8 yıllık eğitime geçilecekti.
   Ders kitapları ezber yığını haline getirildi. Eğitim, üretimden koparıldı. Gençleri yaşama en iyi şekilde hazırlaması gereken eğitim, hiçbir kişiye hiçbir nitelik kazandırmayan kuru bilgilerin ezberlenmesi dizelgesi biçimine dönüştürüldü. Böylece siyasal partilerce güdülebilen yığınlar yaratıldı. Ülkenin gelişmesinde ve ülke insanının aydınlanmasında önder rolü oynaması gereken siyasi partiler adeta insanımızın karanlıkta kalmasını istediler ve kendilerine oy deposu yarattılar.
   Bugün, o günlerden çok farklı değil. Hatta daha da çözümsüzlüğe doğru yol almakta. Kitaplardan ve okulların sınıflarında asılı bulunan Atatürk fotoğraflarına bile tahammülü olmayan bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Daha elim ve vahim olanı ise Atatürk’ün yerine kendilerini koymak ve O’ndan öne geçmek isteyen bir yapı var.
   1960’lı yıllarda geçmemiz gereken 8 yıllık zorunlu eğitime 1997 de geçebildik. Daha sonra iş sulandırıldı bildiğiniz gibi 4+4+4 sistemi getirilerek eğitimin ilk yada ikinci 4 yıldan sonra tercihe bıraktırılıp kesilerek eğitimsiz bir kuşak ve ulus yaratılmaya çalışılmakta. Bu kuşaklar yükselen insani değerlerden uzaklaştırılıp , her türlü sosyal ve siyasal ahlaksızlığa bulaşmış toplulukların peşinden gitmekte tereddüt etmemektedirler.
   Üniversitelerimizin durumu içler acısı. Üniversite giriş sınavları, gençlerimizi üniversite kapılarında kırmaya devam ediyor. Ders kitapları bilimsellikten uzak.
   Eğitimdeki bu olumsuzlukları sayfalarca sıralayabiliriz. Ne yazık ki eğitim, hiçbir siyasi partinin programında birinci sırada değil. Siyasi partilerin programlarında eğitime ayrılan bölümler içerikten yoksun paragraflardan oluşuyor. Siyasi partiler yaşadığımız sorunların temelinde eğitimin yattığının ayırdında değil. Bu durum ülkemizin geleceğini karartmaya devam ediyor.
   Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet Devrimi kazanımlarına sıkı sıkıya bağlı kalınmadıkça sorunlarımız büyüyerek sürecektir.
   Ülkeyi yönetenler eğitimin önemini kavradıklarında Türkiye, Dünyanın sayılı ülkeleri arasına girecektir, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
   Tek ve en doğru çıkış yolumuz büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi;
    Hayatta gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilimin ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, dalalettir, hıyanettir.”

Güncelleme Tarihi: 03 Mart 2014, 08:23
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER