ALABAŞ, “SOMA’DAKİ SIRADAN BİR KAZA DEĞİL”

ALABAŞ, “SOMA’DAKİ SIRADAN BİR KAZA DEĞİL”
gundemeregli.com GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Soma faciasıyla ilgili şöyle konuştu: “Sorumluları en yukarıdan en alt birime kadar, olası kasıtla adam öldürmekten en ağır cezayla yargılanmalıdır.”

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Başkanlar Kurulu toplantısı sendika binasında yapıldı. Genel Başkan Eyüp Alabaş’ın başkanlığında gerçekleştirilen toplantının gündem maddesi Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciası oldu. Soma’daki olayla ilgili açıklama yapan Alabaş, “Soma’da iş cinayetinin de ötesinde bir katliama tanık olduk. Her şeyden önce hayatını kaybeden maden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Ailelerine, yakınlarına sabır, tüm maden camiamıza ve milletimize baş sağlığı diliyorum” dedi.



“KAZA DEĞİL KATLİAM”

Soma’daki olayın sıradan bir kaza olmadığına dikkat çeken GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Altını çizerek söylüyorum. Bu sıradan bir kaza değildir. Bu bir katliamdır ve sorumluları en yukarıdan en alt birime kadar olası kastla adam öldürmekten en ağır cezayla yargılanmalıdır. En ağır ceza diyoruz. Çünkü biz GMİS olarak 2004 yılında Zonguldak’ta TTK’da taşeron uygulaması dayatıldığı zaman ilgilileri uyardık. 15 Nisan 2004 tarihinde yaptığımız açıklamada ‘Kurum adına kazanç yoktur. Ama risk çoktur. İş güvenliği ve sağlığı yönünden ödün verilmesi ihtimali yüksektir. Sorumluluğun bire bir verilmediği yerlerde madencilik sektöründe literatürde olmayan, dünyada eşi görülmeyen vahim iş kazalarıyla karşılaşılması mümkündür’ dedik. Taşeron uygulamalarının nerelere varabileceğini anlattık. Ancak, 19 Temmuz 2005 tarihinde taşeron şirketin önü açıldı. Korkulan oldu. 17 Mayıs 2010 tarihinde taşeron şirketin çalıştığı alanda 30 arkadaşımız hayatını kaybetti.”



“EĞİTİM PERİYODİK OLARAK DEVAM EDER”

Yapılabilecek en küçük bir hatanın, madencilerin hayatını doğrudan etkileyebildiğini ifade eden GMİS Genel Başkanı Alabaş, şöyle konuştu: 

“160 yıllık tecrübeye sahip bu kuruma işçi alınırken çok dikkatli davranılır. Eğitim, işe alınırken başlar ve çalışma süreci içinde periyodik olarak devam eder. Yaşanan tecrübeler, önlemenin ödemekten daha ucuz olduğunu göstermiştir. Oysa özel sektör mantığının en belirgin özelliği, öncelikle kâr etmektir. Ama yeraltı madenciliği uzun vadeli yatırımlar gerektiren ve sabır isteyen bir iştir.”

Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen facianın yaşandığı ocağı çalıştıran şirketin Türkiye Kömür İşletmeleri’nin sahasında kömür çıkarttığını dile getiren Alabaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Tüm bu uyarılardan sonra Soma’da yaşadığımız bu cinayetin sorumluları olası kastla adam öldürmekten en ağır cezayla yargılanmalıdır. Şirket çıkardığı tüm kömürü TKİ’ye veriyor. Fiyatla oynama şansı yok. Soma’daki şirket Türkiye Kömür İşletmeleri’nin sahasındaki kömürü, en düşük ücretle TKİ’ye vereceğini taahhüt ederek işe aldı. Dolayısıyla şirket TKİ’nin hizmet satın aldığı taşeron bir şirkettir. Şirketin para kazanabilmek için maliyetleri düşürmekten başka yolu yoktur. İş güvenliği harcamalarını kısmak, düşük ücretli vasıfsız işçi çalıştırmak, eğitim harcamalarından kaçınmak, malzeme kalitesini düşürmek ve en önemlisi de üretim zorlaması yaparak üretimi artırmak bu seçeneklerin arasındadır.”



“YERALTI MADENCİLİĞİ DEVLET CİDDİYETİ İSTER”

Enerji Bakanlığı’na bağlı Zonguldak’ta kurulu bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda ısrarla işçi açıklarının giderilmesi vurgusunu yaptıklarını hatırlatan Alabaş, açıklamasını şöyle tamamladı:

“İş güvenliği önlemlerinin yeterince alınabilmesi içi işçi açıklarının giderilmesi şarttır. Başta madencilik sektörü olmak üzere taşeron uygulamalarına son verilmelidir. Başta sendikamız olmak üzere sendikaların ve meslek odalarının uyarıları dikkate alınmalıdır. İşi takip etmek yerine işçiyi takip etmek için yatırım yapmak, kapı kilitlemek, işçilerin moral ve motivasyonunu bozacak uygulamalarda bulunmak bu kazalara davetiye çıkartmaktır. Gerek sözlü gerek yazılı yapmış olduğumuz açıklamaları görmezden gelmek, dikkate almamak taammüden sınırları zorlamak olacaktır.”

Alabaş, toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Soma’ya Zonguldak’tan giden TTK Tahlisiye ekiplerine de teşekkür eden Alabaş, olay yerindeki izlenimlerini anlattı.



“MESELE YAŞAM ODASI DEĞİL ÜRETİM ZORLAMASIDIR”

Yaşam odası konusunun magazinselleştirildiğini ifade eden Alabaş, şunları söyledi: “Bence yaşam odaları meselesi bu olayın biraz daha hafife alınma ya da magazinselleştirme yönü gibi geliyor. Olayın boyutu bir kere taşeron faciasıdır. Yer altına bir kere siz dünyanın en modern yaşam odamı sistemi yerleştirdiniz. Taşeron şirketi işe başladı diyelim. Ekip başı sistemi kullanıyorsunuz. Sizi üretimi zorlamak amacıyla yaşam odasına göndermiyor. Bence bir anlam ifade etmez. Birincisi taşeron sistemi. Üretim zorlaması. Üstelik yangın devam ederken bırakın üretimi o ocağın derhal tahliye edilmesi gerekir. Mesele yaşam odası değil üretim zorlamasıdır.”



“FACİANIN BOYUTU ÜRETİM HIRSI”

Soma’da meydana gelen olayın üretim hırsı olduğunu iddia eden Alabaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Daha önce ana galerinin üzerinde tavan çökmesi dediğimiz bir olay olmuş. Orayı ağaç tahkimat yapmışlar. Ama o ağaç tahkimat yapılan yeri hava ile izolasyonu kesmemişler. Kömürle kızışma olmuş. Ağaç tahkimat tutuşuyor. Ana yola çökme meydana geliyor bantları üzerine. Hatta ve hatta sabahtan vardiya başında o yangının olduğu ve soğutma çalışmaları yaparken diğer bir taraftan da üretime devam ettiklerini söylüyorlar. Facianın bu boyutlarda olmasının sebebi üretim hırsı, üretimin yapılmasıdır. Ocakta böyle bir durum varken üretime devam edilmesi facianın boyutlarının bu kadar büyümesine yol açmıştır.”
Güncelleme Tarihi: 20 Mayıs 2014, 09:32
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER