Hakemlik Prestijdir!..

Hakemlerimiz son yıllarda gelişim gösteriyor. Başarılı hakemler bizi yurt dışında da temsil ediyor.

Peki bizler yani kamu oyu hakemlere, özellikle futbol hakemlerine nasıl bakıyor?

Futbol hakemliği, Türkiye’de meslek olarak hayal edilen, Avrupa’da ise ek kazanç kaynağı olarak görülen bir aktivitedir. Türklerin popüler spordaki en basarîli olduğu alan neresidir sorusuna, hiç düşünmeden “futbol hakemliği” diyebeliriz. Türkiye’de en alt sınıfta olan aday hakem dahi, Salı ve Perşembe günleri çift idman yapıp; ayni zamanda ayda bir teori eğitimine katılmak zorunda iken; Avrupa’da idman zorunluluğu yoktur. Aynı zamanda Avrupa’daki hakemler bu işi sadece maddi kazanç olarak görürken, Türkiye’de ise tamamen saygınlık olarak görülmektedir.

Yani hakemlik demek, prestij demektir!

Sizlere bu konuda Hasan Ceylan’ın görüşlerini aktaralım:

Eski FİFA kokartlı hakem ve UEFA gözlemcisi Hasan Ceylan, hakemlerin Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) milli takımdan sonraki ikinci takımı olduğunu söyledi.

Ceylan, yaptığı açıklamada, hemen her yayın organında ve defalarca Video Yardımcı Hakem (VAR) denilen yeni kontrol sisteminden bahsedildiğini bildirdi.

''Anlaşılan o ki daha çok bahsedeceğiz. Bir türlü oturtulamadı ve oturtulamayacak da'' ifadesini kullanan Ceylan, bunun çeşitli nedenleri olduğuna işaret etti.

Ceylan, henüz hakemler ile Merkez Hakem Kurulu'nun (MHK) her şeye hakim olmadığını, VAR'ı anlatmak üzere çok sık gelen ve dünyanın parası ödenen Ulenberg'in bile Türkiye'de başka, Avrupa'da başka anlattığını savundu.

Hakemlerin kafalarının karma karışık olduğunu dile getiren Ceylan, şöyle konuştu:

''Ulenberg de şaşırdı, çünkü Türkiye'deki basın ve taraftarlar Avrupa'nın çok yerindekilerden farklı seviyede. Basın tavrını hemen her zaman büyük takımdan yana koyuyor. Büyük takımların aleyhine yapılan hatalara dürbünle bakarken, küçük takımlar aleyhine yapılan hatalara ise yine dürbünle ama bu defa tersten bakıyor. Çok net olarak çifte standart uyguluyor. Bu çifte standart hem takımlar ve hem de oyuncular için de uygulanıyor. Büyük bir takımın oyuncusu kendini atarak bir penaltı kazanırsa görmezden gelinirken, aynı hatayı küçük bir takımın oyuncusu yaptığında ise ver yansın ediliyor. Yıllardır Türk hakemleri ile çalışan Ulenberg, artık basınımızı, kulüplerimizi ve seyircimizi de çok yakından biliyor. Bu nedenle de zaman zaman önceliklerinde değişiklikler gösteriyor.''

Hasan Ceylan, benzer uygulamanın daha fazlasıyla TV yorumlarında da görüldüğünü bildirdi.

Bazı kanalların büyük takımların borazancıları olduğunu belirten Ceylan, ''Sadece kendi takımlarının düdüğünü çalıyorlar ve aleyhlerinde bir karar verilmişse tutabilene aşk olsun. Bir de tam bir tiyatro sahnesinde gibi büyük kavgalar, dalaşmalar ve aykırı sözlerle seyirciyi ekrana bağlama yarışına giriyorlar. Başarılı oluyorlar mı? Evet oluyorlar. Çünkü ne yazık ki izleyicilerin önemli bir bölümü maçları sadece taraftarı olduğu kulübün gözü ile seyrediyor ve maç kazanılsın da nasıl olursa olsun mantığındalar.'' dedi.

Ceylan, futbolcunun rakibini sakatlayacak derecede arkadan faul yaptığını hakemin hatalı bir şekilde sadece sarı kart gösterdiğini ifade ederek, ''Bir hafta söylenmedik ve yazılmadık şey kalmıyor hakemler ve MHK için, ama bu gaddarca faulü yapan oyuncuya kimse bir laf söylemiyor. Hırsızı yakalamayan polisi ve cezalandırmayan hakimi öldür ama hırsıza tek laf yok. Elbette MHK da öcünü hakemlerden alıyor.'' diye konuştu.

TV yorumcuları, gazete köşe yazarları, kulüp yöneticileri ve seyircilerin sadece kendi kulüplerinin haklarını koruma çabasında olduğunu aktaran Ceylan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Taraftarı olmayan hakem, onlar için en kolay yemdir. Onları yermekle okuyucu, seyirci ve taraftarlarına hoş görünmek zorundadırlar. Hakemini korumak MHK'nin en önemli görevlerindendir ve zorundadır da. Hakemler TFF'nin milli takımdan sonraki ikinci takımıdır ve bu takımın antrenörü de MHK'dır. Ne yazık ki MHK'lar genellikle takım oyuncularını koruyacağına, onları morallendireceğine, kapının önüne koymayı tercih etmektedir. Bu kapının ne zaman açılacağı belli değildir ve bazen de hiç açılmaz.''

Eski hakem Ceylan, herkesin hemen ve hep birlikte verebileceği bir penaltının ''beyaz'', herkesin hemen ve birlikte vermeyeceği bir penaltının ''siyah'' kabul edildiğinde bunların arasında kalan her yerin ''gri'' alan olduğuna işaret etti.

Maçlardan sonra TV'lerde bir karar için anket yapıldığını, sonunda da yorumcuların yüzde 60'a 40 çıkmış bir anketin seçim sonuçları gibi kazananı ilan ettiğini anlatan Ceylan, şöyle devam etti:

''Gerçek dünya bu değildir. Gerçek dünya, hakemin mutlaka bir karar vermek zorunda olmasıdır ve bunu çok kısa sürede gerçekleştirmesidir. Gri bölgede kalan kararların tamamı eleştirilmeye mahkumdur ve arkasında MHK dahil kimse durmaz. Hakemin kararları hangi takımın aleyhine ise o takımın tarafları tarafından eleştirilmeye mahkumdur. Bu dünyanın her yerinde böyledir ama ülkemizdeki boyutu maalesef çok büyüktür. Bir yanlışımız daha var. O da sahadaki futbolcuların tansiyonu gereksiz yere daha da yükseltmeleridir. İngiltere Premier Lig yayınlanıyor. Lütfen bir de bu gözle izleyin. Hakemler hata yapmıyorlar mı? Elbette yapıyorlar ama futbolcular sahadaki hakemi bir otorite kabul ediyorlar ve düdük kendi düşüncelerine göre çalınmamışsa hiç tepki göstermiyorlar. Bu da hakemin sakinliğini korumasını ve daha güvenli maç yönetmesini sağlıyor. Böylece de hata yapma olasılığı daha da azalıyor.''

Ceylan, VAR'ın bir müsabakada hakem hatalarını azaltmaya yardımcı bir sistem olduğunu, ama uygulama hataları bulunduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle tamamladı:

''Örneğin bir oyuncu çok açık bir şekilde ofsaytta ise ve topla oynarsa, yardımcı hakem bayrak kaldırmıyor, oyun devam ediyor, sonunda ne olursa olsun oyun durduruluyor ve ofsaytın olduğu noktadan endirekt serbest vuruşla başlanıyor. Nasıl olsa bu karar verilecekse neden o kadar efor sarf ediliyor, neden kalecinin ve oyuncuların sakatlanma riski yaratılıyor, anlayabilmiş değilim. Tamamen yanlış bir uygulama ve umarım düzeltilir.''

Gördüğünüz gibi işte, hakemlik güzel bir meslek, prestij dolu bir meslek ama zorlukları da var…

YORUM EKLE