Bu sese kulak verin!

Bu sese kulak verin!

Bu sese kulak verin!

*Yaşamaya engelli olan özel bireyler var. Onların anne ve babaların söylediği ortak bir cümle var ki; duyanı derinden yaralayan, “Biz öldükten sonra çocuğumuza ne olacak?” Daha da acı bir cümle ise “Allah’ım. Sana yalvarırım çocuğumla benim canımı aynı anda al.”

*Sadece Ereğli’de yüzlerce özel birey var. Hepsinin birbirinden farklı özel ihtiyaçları var. Hiçbiri, kendi başına hayata tutunamıyor.

Biz öldükten sonra çocuğumuza ne olacak düşüncesinden kurtulmak istiyorlar. Vakıf kurmak istiyorlar… Ve ayrıca kurmak istedikleri “Yaşam Köyü” ile aileler hayata veda ettiğinde çocuklarını emanet edebileceği bir yuva, başka bir deyişle özel insanlara aile olabilecek kurum oluşturmak istiyorlar.

Karadeniz Ereğli’de eşi Dilara Açıkgöz’ü 5 ay önce kanser nedeniyle kaybettikten sonra 19 yaşındaki otizmli oğlu Evren Açıkgöz’e hem annelik hem de babalık yapabilmek için emekliliğini isteyen öğretmen Nusret Açıkgöz, vakıf kurmak istediğini bildirdi. Geleceğe ilişkin korkulanın olduğunu belirten Açıkgöz, durumu özel bireylerin hayata tutunmaları için her kesimden yardım isteyeceğini kaydetti.

Nusret Açıkgöz, Karadeniz Ereğli’de yerel bir radyoda yaptığı açıklamasında, kendisi gibi öğretmen emeklisi olan eşi Dilara Açıkgöz’ü yitirdikten sonra oğulları biri Uzay diğeri ise otizm durumu çeken Evren ile hayata tutunmaya çalıştığını söyledi.

Engelli birey sahibi ailelerin yaşadıkları ortak kaygıyı, “Allah’ım. Sana yalvarırım çocuğumla benim canımı aynı anda al” diyerek anlatan Açıkgöz, kurmak istediği ‘vakıf’ ve ‘Yaşam Köyü’ hakkında şu sözlerle konuştu:

“Ortak kaygılarımız belli. Bizden sonra çocuklarımıza ne olacak. Hiç kimse, bizim gibi çocuklarımıza bakmaz. Kimse bu fedakarlığı elbette göstermez. Ama bir vakıf olursa, ailelerde işin içinde oldukları için hayat biraz daha kolaylaşıyor. Eğitmenler çocuklarla ilgilenirken ailede orada olunca sorun çıkmıyor. Çocuklar orada kötü muamele görmez. Belki biraz daha sakin olabiliyorlar. Yemekleri aileleri yapar ve müthiş bir dayanışma olur. Hayat bizi için de biraz daha kolaylaşır.

Bu çocukların enerjilerini atmaları için içinde basketbol potalarının da olduğu pek çok spor yapabilecekleri kesinlikle büyükçe bir alana ihtiyaç var.

Maddi durumu yetersiz aileler var. Vakıf, bu anlamda da yardımcı olacak. Ankara’da şu anda görüştüğüm birçok arkadaşım var. Aylık 3 bin 500 lira olduğu için gidemiyorlar. Bu tür ailelere katkı sağlamak için vakıf çok önemli.

GÖNÜLLÜLER ÇOK ÖNEMLİ

Ailelerin istediği şudur: Bu çocukları orada mutlu edecek, öfke nöbeti geçirmelerini engelleyecek bir şeylerin olması gerekiyor. Burada belki de gönüllüler devreye girecek. Özel Eğitim Bölüm öğrencileri var Ereğli’de. Onlar bize çok yardımcı olmuşlardı. Bu tür gönüllüler ile yol kat edebiliriz. Gönüllü sasıyı ne kadar çok olursa, bundan yararlanacak çocukta çok olur.

Yaşam Köyü çok gerekli. Kısa vadede belki bir vakıf kurmak ama uzun vadede Yaşam Köyü.

ERDEMİR… BELEDİYE… TSO… TÜM STK’LAR…

Yaşam Köyü’nü kurabilmek için farkındalığı arttırmak geriyor. Çok büyük bir maddi kaynak gerekiyor. Küçük bağışlar şeklinde başlansa, birikimler arttıkça vakfın mal varlığı olsa köy işi de zaman içinde çözülebilir. Kimler girebilir devreye? Bu çağrımıza kimler cevap verebilir? Ereğli’de pek çok STK var. Belediye var. Erdemir var. Siyasiler var. Mesela eski Erdemir (Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları) olsa hiç kimseye ihtiyaç olmadan bu iş çözülürdü. Erdemir yardımcı olabilir. Ticaret ve Sanayi Odası olabilir, Ereğli Belediyesi olabilir. Kent Konseyi var, iyi insanlar var. Hepsi bir araya gelirse çok güzel şeyler olur. Ailelerin izinde bulunduğu durum belli, gerçekten zor durumdalar.”

Öte yandan, 2 yaşında otizm teşhisi konulan kardeşi Evren’in yaşadıklarına o andan itibaren şahit olan ağabeyi Uzay Açıkgöz’ün ise otizme sebep olan durumu çözmek ve ortadan kaldırmak için, bu yıl kazandığı üniversitede Moleküler Biyoloji Genetik Bölümü okuyacağı öğrenildi.

Gündem

Güncelleme Tarihi: 18 Eylül 2018, 15:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER