'EREĞLİ, ÜZERİNE BOMBA DÜŞMÜŞ BİR KENT GÖRÜNÜMÜNDE'

“EREĞLİ, ÜZERİNE BOMBA DÜŞMÜŞ BİR KENT GÖRÜNÜMÜNDE”

'EREĞLİ, ÜZERİNE BOMBA DÜŞMÜŞ BİR KENT GÖRÜNÜMÜNDE'

Zonguldak’ın Ereğli ilçesine bağlı Gülüç beldesinde düzenlenen “Cumhuriyeti Anlamak” konulu konferansta konuşan eski Deniz Harp Okulu Komutanı E. Amiral Türker Ertürk, “Atatürk ülkeyi kurtardıktan sonra aynı tas aynı hamam devam edemezdi. Osmanlı Devleti’nin enkaz haline gelmesinin nedenselliğini ortadan kaldırmak zorundaydı. Yeni bir devlete ve yeni bir kimliğe ihtiyaç vardı. Atatürk çağdaş bir kimlik ortaya koydu, ulus kimliği. Çağdaş kimlik ulus kimlik, çağdaş örgütlenme de ulus devlet örgütlenmesidir. Biliyorsunuz, ‘Ulus devlet parçalayıcıdır’ dediler. Hayır. Siyasal İslam parçalayıcıdır, bölücüdür, ayrıştırıcıdır.” dedi.

Atatürkçü Düşünce Derneği Kdz. Ereğli Şubesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kdz. Ereğli Şubesi, Cumhuriyet Kadınları Derneği Ereğli Şubesi, Alevi Kültür Dernekleri Kdz. Ereğli Şubesi ve Kdz. Ereğli Lisesi Mezunları Derneği’nin, 10 Kasım Atatürk’ü anma günü ve Atatürk haftası kapsamında düzenlediği “Cumhuriyeti Anlamak” konulu konferansa, Ereğli’de bir süre Karadeniz Bölge Komutanı olarak da görev yapan ve bölgede yaptığı çalışmalarla iz bırakan eski Deniz Harp Okulu Komutanı E. Amiral Türker Ertürk katıldı. Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’nda düzenlenen konferansa, Kandilli Belediye Başkanı Mustafa Aydın, AK Parti Ereğli İlçe Başkanı Fatih Çakır, CHP Ereğli İlçe Başkanı Sertan Ocakcı, bazı demokratik kitle örgütlerinin başkan ve yöneticileri ile yurttaşlar katıldılar.

 

“EREĞLİ, ÜZERİNE BOMBA DÜŞMÜŞ BİR KENT GÖRÜNÜMÜNDE”

 

Konferansın başında, yeniden Ereğli’de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren E. Amiral Türker Ertürk, “Ben Ereğli’ye 2006’da geldim. Ereğli gerçekten Türkiye’nin en güçlü kentlerinden, en zengin, müreffeh kentlerinden birisiydi. Hatta bu zenginliği ve duyarlılık sebebiyle, burada kaldığımız süre içerisinde Alemdar projesini realize etme şansını elde ettik. Burada demir-çeliğe bağlı yan sanayi güçlüdür, tersaneler vardı. Hatta ben ayrılırken burada altı tane tersane vardı. Ama bugün sabah şehre girerken gördüğüm manzara, sanki bu kentin üzerine bomba düşmüş gibiydi.” dedi. Ereğli’deki bu kötü görünümün, ülkenin geneli için de geçerli olduğunu belirten Ertürk, “Türkiye, ekonomik olarak iflas durumunda. Sorumlusu, Türkiye’yi 15 yıldır istediği gibi yöneten iktidar iradesidir. Demokratik sistemlerde bir ülkede yapılan, yapılmayan, yapılamayan her şeyden iktidar sorumludur. Eğer bir ülkede kötü giden şeylerden dolayı muhalefet suçlanıyorsa, o ülkede demokrasi değil, faşizme doğru giden bir yönetim biçimi ne yazık ki var demektir.” ifadelerine yer verdi.

 

“İŞGAL SONA ERDİĞİNDE DENİZ LİSESİ’Nİ AÇACAĞIZ”

 

İkinci Mahmut’un ders verdiği, sadrazamlar ve cumhurbaşkanları, başbakanlar yetiştiren Heybeliada’daki Deniz Lisesi’nin kapatıldığını da anımsatan E. Amiral Türker Ertürk, “Tarihi ABD tarihinden bile daha eski olan Deniz Lisesi, daha önce de kapatıldı biliyor musunuz? Ne zaman? İstanbul işgal edildiği zaman. Ben size burada söz veriyorum; işgal bittiğinde yine o okulu açacağız.” dedi. Kendisine iktidarın Atatürkçü söylemlerinin sorulduğu sorulara, bunu gerçekçi bulmadığını belirterek yanıt verdiğini anlatan Ertürk, şöyle devam etti: “Görüyoruz ki, günümüzde Atatürkçü söylemler artmaya başladı. Ve bu 15 yıl süresince Atatürk’e düşmanlık edenlerin, bugün Atatürk’e yapıştıklarını, Atatürk söylemini geliştirdiklerini görüyoruz. Bu hem bizi mutlu ediyor hem de dikkatli olmamızı gerektiriyor. Bir Mustafa Kemal var, bir de Atatürk var. Biliyorsunuz bugün ülkemizi yöneten iktidar iradesi genelde Mustafa Kemal derdi, Atatürk diyemezdi bugüne kadar. Mustafa Kemal kim? Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı yapan askerin adı. Buna, kalbin mühürlü de olsa itiraz edemezsin. Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitleri şiirinde, şöyle bir mısra var hatırlarsınız; “Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlıydı…” diyor. Yani Çanakkale’deki kahramanlığı, başında peygamberimiz Hazreti Muhammed’in olduğu Bedir Savaşı’yla kıyaslıyor, hatta ondan daha yücedir demek istiyor. Bu yüce mücadelenin Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’dir. Bugünkü irade, daha düne kadar ‘Atatürk’ diyemiyordu. Niçin? Mustafa Kemal itirazları yoktu çünkü o askerdi, komutandı, Kurtuluş Savaşı’nı yapmıştı. Ama Atatürk, devrimci olandı, bu ülkeyi çağdaşlaştırandı. İtirazları gerçekte buna karşı vardı. Benim Atatürkçülüğüm, mavi gözlü sarı saçlı bir insanı sevmek değil, benim Atatürkçülüğüm bir fikrin somutlaşmış ifadesi olan bir isme olan hayranlık. İkisi arasında fark var.”

 

“ULUS-DEVLET DEĞİL, SİYASAL İSLAM PARÇALAYICIDIR”

 

Atatürk’ün bilimi yol gösterici olarak vurguladığını ancak bugünkü iktidar için bunun maalesef geçerli olmadığını dile getiren Ertürk, iktidarın Osmanlı’ya referans yaptığını söyledi ve ekledi: “Onların amacı, aynı dini yaptıkları gibi, Osmanlı’yı istismar etmek ve kullanmaktır. Osmanlı, Avrupa’daki gelişimin dışında kaldığı için yenildi ve enkaz haline geldi. Atatürk ülkeyi kurtardıktan sonra aynı tas aynı hamam devam edemezdi. Osmanlı Devleti’nin enkaz haline gelmesinin nedenselliğini ortadan kaldırmak zorundaydı. Savaştan sonra hiçbir şey olmamış gibi aynı düzen kurulabilir miydi? Aynı düzeni kurmak, aynı nedenselliği, yani enkaz haline gelmenin nedenselliğini üzerinde taşımak ve tekrar yeni kurulan devletin de yıkılması demekti. Yeni bir devlete ve yeni bir kimliğe ihtiyaç vardı. Atatürk çağdaş bir kimlik ortaya koydu, ulus kimliği. Nedir o? Türk milleti. Bugünkü iktidar iradesi ise buna karşı. Adını söyleyemiyor. Eğer sen Türk milleti diyemiyorsan, ulus devlete karşıysan sen Atatürkçü değilsin. Sen bilim egemen kafalı gençliği yetiştirmeye çalışmıyorsan, sen laikliği aşındırıyor ve yok ediyorsan, sen Atatürk’ün sadece adını kullanarak aynı Osmanlı ecdadı gibi istismar etmek istiyorsun. Çağdaş kimlik ulus kimlik, çağdaş örgütlenme de ulus devlet örgütlenmesidir. Biliyorsunuz, ‘Ulus devlet parçalayıcıdır’ dediler. Hayır. Siyasal İslam parçalayıcıdır, bölücüdür, ayrıştırıcıdır.”

 Batı toplumunun dini öğretileri ve uygulamaları, toplumsal yaşamın referansı olmaktan Rönesans ve Reform’la çıkardığını, akıl-bilim ve üretime yönelerek çağdaşlaştığını da anlatan Ertürk, Müslüman toplumların ise üretim alanında son derece geride kaldığına dikkat çekti. Ertürk, şunları kaydetti: “Bizim için din, inanç ve itikattır. İnanç ve itikadın dışında gündelik yaşamın, kamusal yaşamın, devletsel yaşamın referansı olursa; oradan kan, kin ve gözyaşı çıkar. Bugünkü iktidar laikliği aşındırıyor ve kamusal yaşamın referansı yapmaya çalışıyor. Atatürkçü düşünce sisteminin olmazsa olmazlarından bir tanesi, antiemperyalist olmaktır. Peki bugünkü iktidar iradesi antiemperyalist mi? Hayır. Emperyalizm bölgemiz için bir plan yapıyor. Türkiye’nin de dahil olduğu bölgede etnik, dinsel ve mezhepsel fay hatları üzerinden daha küçük parçalar yaratmaya çalışıyor. Ve özetle, bölgeye tecavüz etmek istiyor. Tecavüz planının adı ise Büyük Ortadoğu Projesi. Eğer birisi Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanıysa, onun için antiemperyalist denebilir mi? Emperyalizmin taşeronu denir.”

Güncelleme Tarihi: 11 Kasım 2017, 21:27
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER