Sallayın bakalım!

Yine mi poşet diyeceksiniz!

Evet; Yine poşet!

Ne duyarlı toplummuşuz da haberimiz yokmuş!

Ülke olarak kenetlendik!

Çevreye ve ekonomimize büyük zararı olan poşetin ücretli olması karşısında tek yumruk olduk vesselam!

Bir önceki yazımda da söyledim; Keşke toplumsal tüm sorunlar karşısında böyle duyarlı davranabilsek!

Bu toplumun bugüne kadar sadece 15 Temmuz gecesi ve poşet konusunda tek yürek olduğunu görebildim!

Bakın poşetin toplanarak geri dönüşüm sağlanmasının, üretiminden daha maliyetli olduğunu biliyormuydunuz?

Ne yazık ki öyle!

Ücretsiz olduğu için, marketlerin kasasında avuç avuç alarak poşetlerimize bile doldurup evimize götürdüğümüz, sonra da bunları başta piknik alanları olmak üzere doğaya bıraktığımız poşetleri toplayıp geri dönüşümünü sağlamak, üretiminden daha maliyetli!

Bırakalım şovu!

Duyarlı olalım ama, doğru ve haklı konularda duyarlılık gösterelim!

Ben bu poşet konusunda çıkan yasayı sonuna kadar destekliyorum…

Bizim Sinan aradı…

Gündem Gazetesinin gizli kahramanı Sinan Çerçioğlu…

Abi senin ikinci adresinde, yani Yalı Caddesindeki Balkon Kafede bir kahve söyle bana dedi…

Sinan’ı kırarmıyım hiç…

Kahvelerimizi yudumlarken Sinan başladı isyan etmeye!

“Abi bu partilerin toplumla bir problemi mi  var?”

Şaşırdım!

“Sinanım olur mu hiç öyle şey? Siyasi partilerin toplumla ne gibi bir sorunu olabilir ki” dedim!

Devam etti: “İyi de abi, aylar öncesinden belediye başkanı aday adaylarının müracaatlarını aldılar ama seçime az bir zaman kaldı halen açıklamadılar. Madem ki toplumla bir dertleri yok, niye toplumu böyle geriyorlar ki? Açıklasalar da hep toplum rahatlasa, hem de aday adayı olan insanların taraftarları birbirilerine öcü gibi bakmaktan vazgeçse olmaz mı? Öyle insanlar görüyorum ki aynı partidenler ama destekledikleri aday adayları farklı oldukları için karşılaştıklarında birbirilerine sanki domuz görmüş gibi bakıyorlar!”

Bizim Sinan sessiz sedasız oldukça efendi bir kardeşimizdir…

Böyle konuştuğu zaman da cevap vermekte zorlanırsın bazen!

Sinan sonuna kadar haklı elbette!

Kardeşim mademki YSK’nın takvimine göre adaylarını açıklayacaksın, niye aylar öncesinden müracaatları toplayıp kendi partililerini kutuplaştırıyorsun ki?

Sinan dedi ki: “Abi geçen günkü yazını okudum. Valla çok etkilendim. Bende oy verirken önce adayların vaatlerini inceleyip sonra bunları yapıp yapamayacaklarına, vizyon ve liyakatlarına bakacağım.  Dediğin gibi partisi hiç önemli değil benim için. Ereğli bitmiş biz halen o parti bu parti tartışıp duruyoruz.

Adayın dürüstlüğüne, adam olup olmadığına, yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişip değişmeyeceğine, bugüne kadar özel hayatındaki başarısına bakacağım. Öyle ya; Ailesine ve kendisine faydası olmamış bir insanın bu memlekete ne kadar faydası olabilir ki?”

“Adamsın be Sinan” dedim…

İşte bütün mesele bu!

Bir aday düşün; Özel hayatında tüm ipler eşinin elinde, evde patron eşi, hayatında hiçbir başarısı yok ama 100 bin nüfuslu bir kente patronluk yapmaya talip! Bu adam bu kente ne verebilir ki?

Bizim Sinan (Çerçioğlu) kalktı öptü beni!

“Abi yaaa! Seviyorum seni! Dün kara dediğine bugün ak diyen gazetecilerden değilsin. Dün sövdüklerine bugün yalakalık yapanlardan değilsin. Kendi şahsi menfaatlerini değil, bu kenti düşünüyorsun. Yani dolayısıyla bizi de düşünüyorsun. Sen harbiden eli öpülecek bir insansın” dedi!

Bizim Sinan bezin gaz vermesini de çok iyi bilir!

Yine verdi bana gazı!

Gönlümü okşadı aslanım!

Yine sordu Sinan: “Abi herkes bir isim ortaya atıp kesin aday olduğunu yazıyor. Sen niye böyle bir tahminde bulunmuyorsun?”

“Sinanım” dedim, “Ortaya isim atanların hepsi bildiklerinden değil, ya gönlünden geçenleri yazıp çiziyor, ya da bilmiş ayaklarına yatım tahminden öteye gidemiyor. Ben sallamayı sevmem. Şu kişi aday olacak dediğimde o kişi mutlaka aday olacaktır. Ama bu sefer farklı! Partilerin genel merkezleri ve milletvekilleri bile bir şey bilmiyor ki ben nasıl sallayayım? Sallayanlardan birinin ortaya attığı isim hasbelkadar aday olursa çıkıp böbürlenecek; Ben biliyordum, demiştim diyecek. Oysa sadece tutturmuş olacak! Hiç kimseye inanma. Hepsi sallamasyon yazıyor veya menfaati olanın adını ortaya atıyor” diye devam ettim…

Sinan yine kalktı beni öperek gaz verdi!

Yapma be Sinan!

Gazı sevmem ben!

YORUM EKLE