Sen neye kavuşacaksın!

Toplumları disipline etmede,

Kuralları geçerli kılmak, düzgün yaşam koşullarını oluşturmak, mutlu kitleler yaratmak istiyorsan önce kendiniz bu şartları yerine getirmelisiniz. Daha sonra getirenler ile getirmeyenler arasında ki tartışmayı sonlandırmak adına adalet mekanizmasını kimseyi kayırmadan çalıştırmaya başlayabilirsin.

Cenabı Allah Bakara 168’de şöyle buyuruyor, “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytana ayak uydurmayın. Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır”…

Buna istinaden Karacaoğlan ise şöyle diyor;

“Bu dünyada Ademoğluyum dersin,

Helali, haramı durmadan yersin,

Yeme el malını er yada geç veririsin,

İğneden ipliğe soruluruz birgün”…

Haksızlık, hırsızlık, kötülük yapanlar hiçbir şeyi unutmazlar. Kendilerine bir şeyler üretip, sürekli bahane üreterek vicdanlarını rahatlatırlar.

Oysa sabah kalktığımızda elimizi yüzümüzü yıkarken aynaya bakar, yüzümüzü görürüz. İşte aynada ki o yüzüne baktığında gerçeği görür, ne mal olduğunu anlarsın. Nasıl bir insan olduğunu elbette ki anlarsın.

Bu nedenle her zaman hak ve adaletten yana ol. Doğruluktan ayrılma. İşte o zaman aynada ki yüzüne ihtiyacı hissetmezsin. Hissettirmezsin.

Hakikaten en son aynaya ne zaman baktın!

Aynada suretin sana ne dedi?

Suretini tanıdın ama altında yatan kisveyi çıkarabildin mi?

Aynayı boşver ey insanoğlu,

Suda yansımana bakabildin mi?

Çamurdan geldin,

Pak çamurdan…

Ne ara bu kadar kirlendin.

Ne zaman, “Çamur at izi kalsın” cümlesinde ki özne oldun.

Senin çamurunu pişiren şeytan mıydı?

Bunca şer, kötülük, iftira… Ateş kabilesinden gelenlerin işi.

Topraktan geldik,

Toprağa gideceğiz.

Bunu ölümün naif tarifi olarak yorumlarlar.

Ancak bu,

Bilakis toprağın toprak ile buluşmasıdır.

Sahiden,

Sen neye kavuşacaksın!

 

YORUM EKLE