KDZ. EREĞLİ KADIN PLATFORMUNDAN AÇIKLAMA

KDZ. EREĞLİ KADIN PLATFORMUNDAN AÇIKLAMA

Kdz Ereğli Kadın Platformu, Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle evde veya kapalı barınma mekanlarında kalma, okulların kapatılması, sokağa çıkma yasakları gibi birçok önlemin, şiddeti en yakınlarından gören kadınlar ve çocukları şiddet çıkmazına hapsettiğini belirtti.

Kadın Platformundan yapılan açıklamada,  Ev içi emeğin tüm sorumluluğunun kadına yüklendiği evlerde çalışmayan, işten çıkarılan, zorunlu yıllık izin kullandırılan, ücretsiz izin kullanmaya itilen kadının yükünün daha fazla arttığı belirtildi.

Sağlık tedbiri için evde kalmak zorunlu hal iken kadınlar ve çocukların kendilerine şiddet uygulayanlarla aynı evlerde yaşamak zorunda bırakıldığı ifade edilen açıklamada şunlar kaydedildi:

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle evde veya kapalı barınma mekanlarında kalma, okulların kapatılması, sokağa çıkma yasakları gibi birçok önlem alındı. Bu önlemler şiddeti en yakınlarından gören kadınlar ve çocukları şiddet çıkmazına hapsetti.

Ev içi emeğin tüm sorumluluğunun kadına yüklendiği evlerde çalışmayan, işten çıkarılan, zorunlu yıllık izin kullandırılan, ücretsiz izin kullanmaya itilen kadının yükü daha fazla artmış oldu. Sağlık tedbiri için evde kalmak zorunlu hal iken kadınlar ve çocuklar kendilerine şiddet uygulayanlarla aynı evlerde yaşamak zorunda bırakıldı. Salgın sürecinde koruyucu hizmetlere ulaşması zorlaşan kadınlar kendi kaderlerine terk edildi. Evde kalan erkekler şiddet uygulamaya yönelirken kadınların ve çocukların şikayet mekanizmalarına ulaşmasını da salgın gerekçesiyle zorlaştırdı hatta engellemiş oldu. Sonuç, ev içi şiddet arttı ama kayıt altına alınamadı, şiddetle mücadele edilmedi.

“Evde” karantina ve izolasyon koşullarında yaşayan kadınların ve çocukların bu süreçte nasıl etkilendiğine yönelik yapılan araştırmalar psikolojik şiddetin, ekonomik şiddetin, dijital şiddetin, fiziksel şiddetin ve cinsel şiddetin arttığını göstermektedir.

Bianet'ten Evrim Kepenek’in hazırladığı yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre Türkiye’de kadınların ve çocukların uğradığı şiddet rakamları şöyle:

2020'nin ilk altı ayında erkekler, 123 kadını öldürdü, 61 kadını taciz etti, 134 çocuğu istismar etti, 31 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 444 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 291 kadına şiddet uyguladı.

Pandemi ve Kadına yönelen şiddet

Erkekler, Haziran 2020'de en az 21 kadını öldürdü.Erkeklerin on dört kadını öldürme “bahanesi” basına yansımadı. Erkekler, dört kadını “ayrılmak istediği”, bir kadını “aşk”, bir kadını “ekonomik sorun”, bir kadını da “kızgın” olduğu “bahanesi” ile öldürdü.

Erkekler on üç kadını ateşli silahlarla, yedi kadını kesici aletle, bir kadını boğarak öldürdü.

Kadınları öldüren en az 22 fail vardı. Faillerden sadece üçü tutuklandı. 24 Mayıs’ta Antalya’da Gülsüm T. isimli kadın evinde ölü bulundu. Otopsi sonrası rapora ölüm sebebi kalp krizi olarak kaydedildi.11 Haziran’da C.Y. isimli erkek, kadını boğarak öldürdüğünü itiraf etti. Mersin’de abisi M.A.B.’nin (20) 7 Kasım 2019’da kardeşi İrem B.’yi (17) töre yüzünden öldürdüğü ortaya çıktı.Haziran’da erkekler en az yedi kadına tecavüz etti. Geçen yıl aynı ay bu sayı dörttü. Kadınlardan biri Suriyeli biri de Afgan'dı. Afgan kadına tecavüz eden erkekler, onun parasını da gasp etmeye çalıştı. Kırklareli'de bir hastanede erkek başhekim A.Ç., aynı hastanedeki doktor kadını ilaç ve alkolle bayıltarak cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı.Trabzon'da O.N. (54) isimli usta, karyola tamiri için gittiği evde B.B. (20) isimli kadına cinsel saldırıda bulundu.Tecavüz vakalarında dokuz fail vardı, hiç biri tutuklanmadı.Sadece Haziran’da erkekler en az 13 kadını taciz etti. Kadınları taciz eden 13 fail vardı. Faillerden sadece üçü tutuklandı.

Erkekler, Mayıs’ta en az 61 kadına şiddet uyguladı. En az dört kadının sağlık durumu basına “ağır” olarak yansıdı. Erkekler yaraladıkları kadınlardan en az üçüne sistematik şiddet uyguluyordu. Kadınların biri engelliydi. Erkekler yaraladıkları kadınlardan birine tecavüz etmek de istedi.En az iki kadın defalarca koruma başvurusu yaptığı halde, başvurusuna dair hiçbir işlem yapılmadığı için erkeklerce yaralandı. En az 47 kadına yakınındaki erkekler şiddet uyguladı. Sadece yedi kadın kendisine şiddet uygulayanı tanımıyordu.Faillerden sadece yedisi tutuklandı. Haziran’da erkekler, en az 93 kadını seks işçiliğine zorladı. Kadınları seks işçiliğine zorlayan en az 116 fail vardı sadece dokuzu tutuklandı.

Pandemi ve Çocuğa yönelen şiddet

Erkekler Haziran'da üç oğlan çocuğunu öldürdü. İki çocuğu babası, birini üvey babası öldürdü. Erkekler, iki çocuğu ateşli silahla bir çocuğu da boğarak öldürdü. Giresun’da bir kız çocuğunun ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.

Erkekler, Haziran’da en az 46 çocuğa istismarda bulundu. En az iki fail daha önce aynı suç nedeniyle tutuklanmıştı. Çocukları istismar eden en az 37 failin yakınlık derecesi basına yansımadı bile.Çocukları istismar eden en az 47 fail vardı. Faillerden sadece 17’si tutuklandı.

Bu rakamların sadece basına yansıyan rakamlar olduğunu ve gerçek sayıların çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Tüm bu haberlerin ortak noktası ise erkekler öldürüyor, tecavüz ediyor ama ceza almıyor. Kadını koruma noktasında yetersiz olan önlemler faili cezasızlıkla ödüllendiriyor.

  1. sürecinde erkek şiddeti Zonguldak ve Ereğli’de de arttı. Her gün yerel basına yansıyan en az bir erkek şiddeti haberi pandemi sürecinin ne kadar can yakıcı olduğunun altını çizdi. Ama basına yansıyanlar dışında da birçok kadın bu kentte şiddet gördü, görüyor çünkü erillik şiddet için palazlandırılıyor erkeklikten gelen güç her yerde kutsanıyor. Biz kadınlar çözümün ne olduğunu biliyoruz. Erkek şiddetini durdurmanın yolu 6284’ün etkin uygulanması ve AKP iktidarının dönüp dolaşıp kaldırmak için çabaladığı İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasıdır. Kadınlar İstanbul Sözleşmesini tartıştırmıyor. Kadınlar şiddetsiz, sömürüsüz, güven içinde yaşamak istiyor. Gericiliğin ailenin korunması safsatalarıyla kadını köleleştiren, baskı altında tutan ve en sonunda şiddete ve ölüme mahkum eden anlayışına karşı kadını savunan, güçlendiren İstanbul sözleşmesinin uygulanmasını istiyoruz

Eğer, Akp hükümetinin kaldırmak için yoğun çaba sarf ettiği İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasayı gereği gibi uygulansaydı;

  • Özel ve kamusal alanlarda kadınlara ve çocuklara uygulanan fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet önlenecekti.
  • Şiddette uğrayan kadınların ve çocukların ilgili birimlere ulaşması kolaylaşacaktı.
  • Kadınların erkeklerden korunmak için defalarca koruma talep etmesine gerek kalmayacak şiddete karşı çıkardıkları ilk seste devlet tarafından korunup destekleneceklerdi.
  • Kadın ve çocuk katilleri, tacizciler, tecavüzcüler iyi hal indiriminden yararlanmayacak, adil yargılanıp cezasını çekecekti.
  • Kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasalar kaldırılır, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan politikalar üretilirdi.
  • En temel hak olan yaşam hakkı kadınlar ve Lgbtiq bireyler için güvence altına alınmış olurdu.
  • Din- devlet çıkmazında erkeğin zulmüne terk edilen kadınlar kendilerine hayat kurabilecek imkânlara ulaşırdı.
  • Çocuk evlilikleri yasaklanır, gerekli hukuki yaptırımlar uygulanırdı.

Pandemi sürecinde katlanarak artan erkek şiddeti kız kardeşlerimiz ve çocuklarımızı hayattan koparmaya devam etti. Erkek vurdu, yasa korudu. Peki bizler kadınların korunması için, eşit ve özgür yaşamak için, sokaklarda korkusuz dolaşabilmek için, adalet için mücadele ederken İstanbul Sözleşmesini sürekli tartışmaya açan iktidarın amacı nedir ve bu tartışmalar neye hizmet etmektedir?

Hâlihazırda var olan 6284’ü ve İstanbul sözleşmesini etkin uygulayın. Öldürülmek istemiyoruz. Kol kırılırsa yen içinde kalmayacak, fıtrat deyip susmayacağız, bir kereden çok şey olur, önleyin diye ısrar edeceğiz. Toplumsal hayatta, kamusal alanda görünmez kılmaya çalıştığınız bizler yaşamın her yerindeyiz. Birlikte mücadele ettiğimiz haklarımızdan, özgürlüğümüzden vaz geçmiyoruz. Kadın sözcüğünden korkan karanlığa karşı kadınız, yaşamın da mücadelenin de ta kendisiyiz.

Özgürlük, eşitlik, barış ,demokrasi, laiklik ve adalet mücadelemiz devam edecek.

Yaşasın kadın dayanışması.

Yaşasın kadınların örgütlü mücadelesi"

Güncelleme Tarihi: 08 Temmuz 2020, 14:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER