NEREDE BİR METAL İŞÇİSİ VARSA ORADA TÜRK METAL VARDIR.

NEREDE BİR METAL İŞÇİSİ VARSA ORADA TÜRK METAL VARDIR.
gundemeregli.com-23 Üniversite, 142 Öğrenci ve 32 Öğretim üyelerinin katıldığı Türk Metal Sendikası ve Uludağ Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği ve  2 gün gerçeklesek olan “Öğrenci Kurultayı” Programı’nın ilk gün oturumu Gülüç Büyük Anadolu Otel’de gerçekleştirildi.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Üniversite ile Türk metal’in sinevizyon sunumu yapmasıyla başlayan programda Açılış konuşmasını Uludağ Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr Serpil Aytaç yaptı. Konuşmada kısaca kurultay ölçüsünden bahsederek bundan 5-6 ay önce Türk Metal sendikası tarafından bir öğrenci kurultayı yapılması yönünde bir teklif geldiği zaman Bölüm kurulumuzla bir değerlendirme yaptıklarını belirten Aytaç şunları söyledi;”Bu akademik değerlendirme sonrasında Bizim bolümümüz’le çok örtüştüğü nü’de hesaba kataraktan bir organizasyonunu harekete geçirdik, bir düzenlenme kurulu oluşturduk, bu düzenlenme kurulu ilk etapta Türkiye’nin çeşitli illerindeki üniversitesindeki çalışma ekonomisi endüstri ilişkileri bölümleri ile irtibata geçtiler. Ancak geri dönüşlerde bir sıkıntı yaşadık, anladık ki çok sağlıklı bir iletişim kuramamışız ilk etapta Ankara’da düzenlenen çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri bölümleri toplantısına yine Türk Metal Sendikasının düzenlemiş olduğu afişlerle katılan öğretim üyesi arkadaşlarımız birebir öğretmen alanları ile bölüm başkanları ile görüşmeler yaptılar ve birden bire kendi içimizde oluşturduğumuz bu 4 kişilik bir akademik öğretim elamanı kuruluyla ile hızlı bir iletişim ağı gerçekleştirdik, çocuklarımız bu kurultayla sendikacılığı nasıl gördüklerini aktaracaklar ve çeşitli bu toplantı sonrasında bir takım fikirler ortaya çıkacak” dedi.

Erdemir Genel Müdür Yardımcısı  Kaan Böke, yaşam içinde kuşaklardan bahsettiği konuşmasında, 1980-2000 sonrası ise “Y Kuşağı” olarak nitelendirdi.

Bugünkü gençliğin daha çok teknolojik olanaklarla büyüdüğünü anlatan Böke, şunları söyledi:

“2025’de Türkiye’de iş hayatında olacak kişilerin yüzde 75’i Y Kuşağından olur. Dolayısıyla bu nesil veya jenerasyonu çok iyi anlamak lazım. Bu kuşak otoriteden çok fazla hoşlanmıyor. Teknolojiyi çok sıkı şekilde kullanıyorlar. Hatta öyle bir kullanıyorlar ki, ders dinlerken bir ellerinde cep telefonları kullanıyor, sosyal paylaşım sitelerine giriyorlar. Aslında aynı zamanda ders dinliyorlar. Üniversitelerde bu yönde yapılan araştırmada ise Y Kuşağı’nın aynı anda birden fazla işi aynı anda yapabiliyor. Türkiye’de bazı üniversitelerdeki öğretim görevlilerinin dersleri sanal ortama taşıdığını da biliyoruz. Bu yöndeki çalışmalarda öğrencilerin derslerinde daha başarılı oldukları da benim tespitimdir.”

UYSAL GÖZÜM ARKADA GİDER ÇOK ÜZÜLÜRÜM

Kdz Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal ise yaptığı konuşmasında;” Bugün burada böyle güzel bir çalıştayın yapılmasından dolayı son derece mutlu ve guruluyum ,bu çalıştayların artmasını temenni ediyorum,Kdz Ereğli miz 4500 yıllık tarihi çileği,çeliği Taşkömürü ile özdeşleşen kentimizin inşallah ileride kurultaylarla özdeşleşmesini diliyorum ve burada iki şeyden dolayı mutluyum biricisi Uludağ üniversitesini tebrik ediyorum bu güzel çalıştayı hazırladıkları için ,Uludağ üniversitesinin hazırlamış olduğu 30. Yılında gitmiştim o zaman şunu demişlerdi, bir üniversitenin üniversite olabilmesi için 30 yıl geçmesi lazım gerçekten 30 yıl geçtikten sonra üzerine çok güzel şeyler koymaya başlamıştır hepinize çok teşekkür ediyorum Uludağ öğrenci ve hocalarını tebrik ediyorum,İkincisi ise Türk Metal Sendikası Türkiye’nin gözbebeği gerçekten ben izlerken sizlerde slaytta izlediniz, kendilerini Eğitime, Bilime,bilimselliğe katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Ve benim çok büyük arzum yıllardır söylüyorum projelerimde de vardı. Ereğli’ye bir kongre merkezi kurulmasını en çok isteyenlerden birisiyim eğer bir gün, yılda 30 tane 50 tane kongre yapılmayan bir şehir bırakamazsam gözüm arkada gider ,gerçekten çok üzülürüm ,çünkü ülkemizin ve bizlerin geleceği eğitimdir diyorum kongrelerdir diyorum,çünkü her türlü felaketlerden kurtulmanın tek yolu var adı Eğitimdir diyorum,hepinize katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

GENEL ELEŞTİRİ ÖNCESİ ÇUVALDIZI SENDİKALARA BATIRMAK İSTİYORUM.

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak ise bir fıkra ile başladığı konuşmasında, Türkiye’deki işletmelerin hızlı hareket edebilen insanlar istediğini savundu.

Ülkede üniversitelerin sendikalardan uzaklaşmasını sorgulayan Kavlak, şöyle konuştu:

“Sendikaları silindir gibi ezen, itibarlaştıran, güçsüzleştiren, örgütlenmeyi imkansız hale getiren 12 Eylül’ü burada tartışmayacağım. İşçiyi bir meta haline getiren, emeği; alınıp, satılabilen bir kaynak meselesi haline getiren, neoliberalizmi burada gündeme getirmeyeceğim. Evet, bunlar gerçekler ama bizim bulunduğumuz mevkiler yakınma yerleri değildir, çözüm yerleridir. 12 Eylül ve Neoliberalizm uygulamaları karşısında gerçekten direnemedik, gücümüz yetmedi. Çünkü yalnız kaldık. Toplumun diğer kesimleriyle de, üniversitelerle de bağlarımızı kopardık. Sonuçta her yapı kendi içine kapandı, yalnızlaştırıldı. Genel eleştiri öncesi çuvaldızı sendikalara batırmak istiyorum. 12 Eylül 1980’de ülke nüfusu 46 milyon, sendikalı çalışan sayısı 4,5 milyon. Sendikalı işçi sayısın da 2,5 milyona yakın. Oysa bugünkü nüfusumuz 75 milyon, sadece kayıtlı çalışan sayısı 12 milyonun üzerinde, sendikalı işçi sayısın bir milyon 200 bin, Toplu Sözleşmeden yararlanan işçi sayısı ise 700 bin. Tablo bu. Bu rakamlara, bu tabloya biz ‘Çöküş’ diyoruz.Peki bu çöküşün tek sorumlusu biz, sendikalar mıyız? Elbette değil bütün toplumun aktörlerinin bu tabloda payı var. Medyada uzmanların ağızlarından çıkan sözler hep aynıdır. Onlara göre sadece para çalışır. Ağızlarından bir kez bile emek, alın teri işçi sözcüğü çıkmaz. Hak, adalet, hukuk duyamazsınız. Onlar için borsa vardır, döviz vardır, kar vardır. Onlar için işçinin kendi hakkını araması tehlikelidir. Onlar için işçinin saat ücretinin artması kötüdür çünkü kar düşer. Bunların saltanatına dokunan düşmandır. Bunlar bizi huzurun, barışın düşmanı yaptılar. Ülkenin dört bir yanında grevler var, gazetelerde tek bir grev haberi var mı? Başka işçilere örnek olmasın diye tek bir kazanılmış hak haberi var mı? Oysa üretim, verimlilik ödülü kazanan bütün işletmelerde sendika vardır. Çünkü sendika geldiğinde, o iş yerlerine üretim kalitesi disiplin ve eğitim gelir. İş kazalarının en az olduğu iş yerleri de sendikaların olduğu yerlerdir. Ama bunları televizyonda göremezsiniz, radyolarda duyamazsınız, gazetelerde okuyamazsınız. Siyasi partiler de bu süreçte sendikalara karşı benzer tutum sergiledi. Sendikaları hep arka bahçesi yapmaya çalıştı. Yapabildiğine ‘iyi’, yapamadığını hep ‘kötü’ dedi. O zaman işçinin sendikasına olan güveni azaldı. Ama bunun günahı sendikacıların olduğu kadar, sendikaları tahakküm altına almak isteyen siyasilerindir. Öyle bir algı yönetimi uygulanıyor ki, Türkçemiz, dilimiz bile değiştiriliyor. İş yerlerinde artık personel Müdürlüğü kalmadı, İnsan Kaynakları oldu. Allah aşkına, insanın kaynağı mı olur! Allah’ın en kutsal varlığı insandır. Ama işçi personel olmaktan çıkarıldı. Emek, üretim kaynaklarının basit bir unsuru haline getirildi. İşçi sağlığı ve İş Güvenliği yasası değiştirildi, İş Sağlığı ve Güvenliği oldu. Bu kadar önemli bir yasada işçinin adı bile geçmiyor. Bu basit bir unutkanlık, ihmal ya da iyi niyetli bir hata değildir. Artık algı değişmiştir. Artık önemli olan işçinin değil, işin güvenliğidir, sağlığıdır. Artık işçiye ‘takım üyesi’ deniliyor. Yani artık işçi kendi başına bir varlık, tek başına bir değer olmaktan çıkarılıyor. Bu değişim ve dönüşüm, tehlikeli bir gidişin işaretidir. Bu emeğin, alın terinin yok sayılığı bir geleceğin işaretidir.Biz mazeret aramaya değil, buraya iş yapmaya geldik. Nasıl olur da daha güzel, adil ve barış dolu bir dünya inşa ederiz diye geldik. O zaman geçmişi bırakıp, bugüne ve geleceğe bakacağız. Geleceğe bakmak için de değerli hocalarımıza, bilime üniversitelerimize ihtiyacımız var.

Kazanmak için güçlük olmak yetmez, hazırlıklı olmak gerekir. O yüzden, çıkabilecek tehlikelere karşı önlem almak için sizin yakacağınız ışığa ihtiyacımız var. Işık olmazsa göz bir işe yaramaz. Üniversiteler artık bu toplumun ışığı olmalıdır. ‘Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir’ sözüne sahip çıkmalıdır. Yoksa hepimiz bizi bekleyen tehlikelere karşı hazırlıksız yakalanırız. Sizi önemli bir sorumluluk bekliyor. Umut sizde, sizi bekleyen sendikalardadır. Umut sizsiniz, umut biziz. Buradaki sihirli kelime ‘Umut’tur.Değerli öğrenciler, durduğunuz yere göre gördüğünüz de değişir. Ovadan bakarken gördüğünüzle, dağdan bakarken gördüğünüz farklıdır. Bu durum üretim sürecinde de aynıdır. Üretimde işveren sermayeyi, sendika da emeği temsil eder. Siz de mezun olduktan sonra iş hayatına atılınca ya işverenin yanında ya da emeğin yanında yer alacaksınız. Eğer sermayenin yanında olup, o gözle bakarsanız, o zaman işçiyi göremezsiniz. İşçi her şeyden önce bir insandır. Eğer emek en güzel değer diyorsak, işte o kutsal emeği yaratan işçidir. O emekçilerin de insanca çalışıp, insanca yaşamak haklarıdır. İnsanca yaşamakta ise demokrasi tek çözümdür. Demokrasi olursa insan hakları, adil ücret adalet olur. Bunların olduğu yerde mutluluk olur, huzur olur, barış olur. Türk Metal olarak buz böyle bakıyoruz. Biz işvereni, üretimdeki sosyal ortağımız olarak görüyoruz. Biz işvereni, işveren temsilcisini yok saymayız. Kazanacaksak iki tarafından da kazanması gerektiğini iyi biliriz.

Siz mezun olunca bir tarafta olacaksınız. Ama ne tarafta olursanız olun, sakın ola sakın taraftar olmayın. Çünkü taraftarlar gözleri kör eder. Bazen sermayeyi putlaştırır, bazen emeği bitleştirir. Bizim bite de puta da ihtiyacımız yok. Bizim sadece gerçeklere ve adalete ihtiyacımız var.

TÜRK METAL ÖRGÜTLÜDÜR

Biz sosyal sendikacılığın öncüsüyüz. Sosyal sendikacılık, paylaşarak acıyı azaltmak, paylaşarak sevinci çoğaltmaktır. Türk Metal, Sosyal Sendikacılık demektir. Bizi biz yapan, en büyük, en güçlü yapan işte bu özelliğimizdir. Türkiye’nin en büyük 10 sanayi kuruluşundan 8’inde Türk Metal örgütlüdür. Hepsi dünyanın önde gelen şirketleridir, hepsinde iş barışı, huzur ve adalet vardır. Çünkü hepsinde örgütlü güç var, Türk Metal var. Nerede bir Metal işçisi varsa orada Türk Metal vardır. Türkiye’de örgütlü her 4 işçiden biri Türk Metal üyesidir.”

İŞÇİ KESİMİNİN İSE ÇOK AZ ORANDA TEMSİL EDİLDİĞİNİ SÖYLEDİ

Türk-İş genel Başkanı Ergün Atalay ise 1 Mayıs ile ilgili sözlerine ağırlık verdiği konuşmasında, Türkiye´nin her yeri Taksim. Taksim diye bir takıntımız yok. Kim nerede istiyorsa orada kutlasın dedi.
Atalay, Türk Metal Sendikası’nın gücünden bahsederek, şunları söyledi:

Haftaya perşembe günü 1 Mayıs İşçi Bayramı, Türkiye´nin her yerinde olduğu gibi ana merkezi Tük-İş´in Kadıköy. Türk-İş´in bünyesi ve yapısına göre Türkiye´nin her yeri Taksim. Taksim diye bir takıntımız yok. Ama kim nerde istiyorsa orada kutlasın. Ama Türk-İş üyesinin şöyle bir yapısı var. Müsaade almadan bu kutlamaları yapmak Türk-İş´in yapısı buna müsait değil. Polis arkadaşlarımızın yüzde 95´i işçi ve memur çocuğu. Geçen gün bir işçi kardeşimiz mektup yazmış. ´Ne olur başkanım. Bizim evlatlarımızla sürtüşmeden müsaade alınan bir alanda bunu kutlayın.´ Biz dün de öyle yaptık. Bugün de öyle yapacağız. İnşallah perşembe günü de öyle yapacağız.

Atalay, TBMM’de işçi kesiminin ise çok az oranda temsil edildiğinin altını çizdi.
Erdemir Genel Müdürü Sedat Orhan, Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Türk Metal Sendikası Karadeniz Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, GMİS Genel Merkez yöneticileri, Gülüç Belediye Başkanı Gökhan Demirtaş, GMİS Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu, Uludağ Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli üniversitelerden öğretim görevlileri, üniversitelerin öğrencileri ile bir grup Erdemir işçisinin katıldığı Kurultayın ilk oturumu konuşmaların ardından başladı.

Büyük Anadolu Ereğli Hotel’de başlayan Kurultay 3 gün sürecek. Bu süre içinde Kurultaya katılan konuklar çeşitli gezi ve ziyaretlere katılacaklar.

Güncelleme Tarihi: 25 Nisan 2014, 09:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER