Dede eleştirilere cevap verdi!

Dede eleştirilere cevap verdi!

Dede eleştirilere cevap verdi!

Eğitim Bir Sen Zonguldak Şube Başkanı Sadettin Dede, sendika ve kendisi üzerine medyada yapılan eleştirilere cevap verdi. Başkan Dede, makamlara Eğitim Bir Sen üyelerinin getirilmesine ilişkin eleştirelere açıklık getirerek, “Birileri kasıtlı olarak ısrarla sanki bizim derdimizin üyelerimize koltuk sağlamak olduğunu iddia ederek yapılan çalışmalarımızı görmezden geliyor ve bizi 'güya' yıpratmaya çalışıyor. Şuan bizim üye takip sistemimizde kayıtlı üye sayımız 2536'dır. Türkiye genelinde ise bu rakam diğerlerinin toplamının iki katıdır, yani Mayıs ayı mütabakatlarına göre 420 bin'in üzerindedir. İddiaya bakılırsa bize 420 bin koltuk lazım. Fakat realiteye bakarsanız bu başarının altında uzatmayacağım, Eğitim Bir-Sen'in marka değerini görürsünüz. Çünkü Eğitim Bir-Sen bu milletin medeniyet değerlerinden doğmuş ve bu değerlerin sesi ve nefesi olmuştur, böyle olmaya da devam edecektir. Bunu da yaptığı eylemler ve söylemlerle defalarca ispat etmiştir. Eğitimin kalitesini artırmak için Eğitim Bir-Sen'in her yıl yaptığı izleme ve değerlendirme raporlarına bile bakmanız yeterli” dedi.
EĞİTİM BİR SEN MARKADIR
Peşinen şunu ifade edeyim, hakkımızda yapılan olumlu, seviyeli, düzgün her türlü eleştiriye evet. Çünkü olumlu eleştirilerde alınacak dersler vardır, biz de dersimizi alırız. Teşekkür eder, gerekenleri yapmaya çalışırız. Haksız eleştirilere de (bize yapılan eleştirinin üslubu çerçevesinde) gerekli izahı yapar, bir yanlışın düzeltilmesini sağlamaya çalışırız. Birileri kasıtlı olarak ısrarla sanki bizim derdimizin üyelerimize koltuk sağlamak olduğunu iddia ederek yapılan çalışmalarımızı görmezden geliyor ve bizi 'güya' yıpratmaya çalışıyor. Şuan bizim üye takip sistemimizde kayıtlı üye sayımız 2536'dır. Türkiye genelinde ise bu rakam diğerlerinin toplamının iki katıdır, yani Mayıs ayı mütabakatlarına göre 420 bin'in üzerindedir. İddiaya bakılırsa bize 420 bin koltuk lazım. Fakat realiteye bakarsanız bu başarının altında uzatmayacağım, Eğitim Bir-Sen'in marka değerini görürsünüz. Çünkü Eğitim Bir-Sen bu milletin medeniyet değerlerinden doğmuş ve bu değerlerin sesi ve nefesi olmuştur, böyle olmaya da devam edecektir. Bunu da yaptığı eylemler ve söylemlerle defalarca ispat etmiştir. Eğitimin kalitesini artırmak için Eğitim Bir-Sen'in her yıl yaptığı izleme ve değerlendirme raporlarına bile bakmanız yeterli.
Ben 25 yıllık öğretmenim, bunun neredeyse yarısını idareci olarak geçirdim. Okullarımızın sahip olduğu imkan ve kapasitelerinin dününü de bu gününü de biliyorum, işimin bir parçası gereği ilimizdeki okullarımızı gezerek de, dünle bugün arasındaki kıyaslamayı yapabiliyorum. Dün imkanların yetersizliğinden, kalabalık ve kirlilikten içeriye girmeye imtina ettiğiniz sınıf ve okullardan buğün eğitim donanımları büyük ölçüde sağlanmış, akıllı tahtalarla donatılmış,, temizlik konusunda son derece ciddi mesafeler alınmış, tuvaletlerinde bile hijyen koşulları sağlanmış, beyaz bayraklarını almış okullarımız var. Bu çalışmalarda düne göre kıyaslama yapıldığında sağlanan başarıda hiç mi arkadaşlarımızın payı yok. Kimsenin yapılan bu güzel, başarılı çalışmaları görmeden sürekli olumsuzluklar üzerinden hareket ederek moral ve motivasyon bozukluğuna sebep olmasına hakkı yok. Zira marifet iltifada tabidir. Yaz tatili boyunca okullarını yeni döneme hazırlamak için uğraşan, amele gibi çalışan birçok arkadaşımın gayretine şahit oldum. Bunları görmezden mi gelelim?
Şunu en net haliyle her zaman söyledik ve söylemeye devam ediyoruz, nerede hangi kurumda kim oluyorsa olsun en küçüğünden en büyüğüne kim bu milletin beş kuruşuna tevessül ediyorsa, garip gurebanın hakkına göz dikiyorsa Allah müstehakını versin. Bizim bu konularda ses çıkarmadığımızı iddia etmek doğru değildir. Bu tür olaylar olduğunda zaten gerekli incelemelerin ve yargının konusu oluyorsa bizim buna müdahale etmemiz söz konusu olur mu? Adalet mekanizması gereğini yerine getirsin. İnsanların haklarındaki suçlamalarla ilgili gerekli araştırılmalar bitirilip adalet tecelli etmeden bizim söz söylemeye ne hakkımız olur. Bu ülkede yasaların önünde kimin ne hakkı varsa kullanmada özgürdür. İdareci olmak diğer bıranşlardaki öğretmenlerin ne kadar hakkı ise Din Dersi Öğretmenlerinin de hakkıdır. Varsa okullarda bu branşta öğretmen açığı -ki var- bakanlık gerekli tedbirleri alsın. Bu ülkede yıllardır öğretmeni olmayan dersler dışarıdan ders saati ücretli öğretmenlerle doldurulmaya çalışılarak hem o ücretli öğretmene hem de çocuklarımıza haksızlık ediliyor. Oysa dışarıda sırasını bekleyen binlerce öğretmen adayı var, ne diye bekleniyor. Yeni atananlar da şu anda bizim de olmaması için mücadele ettiğimiz,daha önce denenmiş ve sakıncaları ortaya çıkmış ve bir takım haksızlıklara sebep olan sözleşmeli yöntemle atanıyorlar. Zorunlu bölgelerde istihdam sıkıntısı yaşanıyorsa bu sorunu cebren değil cazip hale getirerek haksızlıklara sebep olmadan çözelim diye sendikamızın defalarca yaptığı açıklamalar var. Konu üzerinde çalışmalar ve mücadelemiz de devam ediyor.
Birde sık sık gündeme getirdiğiniz Memur-Sen başkanı, bu ilin yetişmiş bir değeridir. Bir insanı harcamak kolaydır, fakat yetiştirmek yıllar alır, emek ister. Elimizde yetişmiş bir değerimiz varsa niye faydalanmayalım. Alaycı ifadelerle yapılan yaklaşımlar sadece gayedeki hikmeti yok eder. Bu da Hikmet Sahibi'nce elbette malumdur. Kısaca biz üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirerek, milletimizin sahip olduğu değerler doğrultusunda ülkemiz ve milletimiz için, evlatlarımızın daha iyi koşullarda daha donanımlı ve kaliteli yetişmesi için mücadelemize devam edeceğiz. Varsa haklı eleştiriler hissemize düşeni alacak, haksız eleştirilere de edep ve hukuk sınırları içinde gereken cevabı vereceğiz. Bizim abdestimizden şüphemiz yok.
Hulâsa, evet bana bir, şöyle hakikisinden Devrek bastonu lazım, fakat bu çok ihtiyarladığım için değil, yaşım henüz elli, fakat köşe başlarından bu şehre o kadar çok zehir akıtanlar var ki, tıpkı fıkranızda da (edep dışı bulduğunu ifade ederek burada belirttiğim için okuyanlar dan özür dilerim) ifade ettiğiniz cinsten, işte köşelerinden zehir akıtan adamları, elime bastonu alıp darmadağın etmek için. Böyle bir açıklamayı yapmak zorunda kaldığım ve hepinizi meşgul ettiğim için kusura bakmayın. Ha unutmadan, belli makamlara gelmiş bu şehrin insanlarına faydalı olabilmek için ter akıtan insanlara da müstehzi ifadelerle hitap etmek eleştiri sınırlarına girmez diye düşünüyorum. Şimdi siz birde bize ders vermeye çalışmış diye yazarsınız. Sizin için böyle bir niyetim yok ama ben din dersi öğretmeniyim, sadece eleştirilerinize cevap verdim" dedi.

Haber Kaynağı, Sinan Çerçioğlu

Güncelleme Tarihi: 05 Eylül 2018, 12:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER