"KADINA YÖNELİK ŞİDDET TOLERE EDİLEMEZ"

"KADINA YÖNELİK ŞİDDET TOLERE EDİLEMEZ"

Zonguldak Kadın Platformu, kadınlara yönelik şiddetin çözümü için kadınlarla birlikte etkin politikalar üretilmesi çağrısında bulundu.
Madenci hakkında basın açıklaması düzenleyen Zonguldak Kadın Platformu üyeleri kadına yönelik son yıllarda artan şiddeti kınayarak "Kadın ve eşitlik Bakanlığı kurulsun çağrısında bulunuldu.
Yapılan basın açıklamasında, kadınların salgın döneminde hiçbir önlem alınmadan evlere kapatıldığı ve İzolasyon sonucunda kadına yönelik şiddette yaşanan küresel artışın ise Birleşmiş Milletler tarafından “gölge pandemi” olarak adlandırıldığına dikkat çekildi 
Son 10 yılda kadına yönelik şiddet yüzde 1400 arttığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi:
 
KADINA YÖNELİK ŞİDDET TOLERE EDİLEMEZ. KADIN VE EŞİTLİK BAKANLIĞI' KURULMALI..
"Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde kadınlara yönelik şiddet; ''İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan, cinsiyete dayalı bir eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” şeklinde tanımlanmaktadır. Sistematik olan şiddetin kaynağında ataerkil güç ilişkiler bulunmakta, erkek egemen siyasetin uygulamaları, kapitalizmin sürdürülebilirliği için kullanılan tüm araçlar, eşitsizlik, dinselleştirme ve savaş politikaları ile yeniden yeniden üretilmektedir. Salgın döneminde hiçbir önlem alınmadan evlere kapatıldı. İzolasyon sonucunda kadına yönelik şiddette yaşanan küresel artış Birleşmiş Milletler tarafından “gölge pandemi” olarak adlandırıldı. Rapora göre; pandemiden önce, her üç kadından birinin yaşam süresi boyunca şiddete maruz kalacağı tahmin edilirken, şimdi ise bu kadınların pek çoğu failler ile birlikte eve hapsolmuş durumda ve artmış şiddet riski ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Haddinden fazla yüklenmiş sağlık sistemleri ve sorunlu işleyen adalet sisteminin şiddet gören kadınların ihtiyaçlarına karşılık vermediği belirtilen raporda, acil önlemler alınması ve etkili mekanizmaların devreye konması için tüm ülkelere çağrı yapılmıştır. Son 10 yılda kadına yönelik şiddet yüzde 1400 arttı. Kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiği salgın koşullarında, 6284 sayılı yasada kanıt aranmasına gerek olmadığı halde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan “Kadın Konukevlerinde Koronavirüse Karşı Ek Tedbirler Alındı” başlıklı açıklamada yüksek can güvenliği riski bulunan kadınlar dışında başvuru kabul edilmediği için kadınların sığınaklara kabulü zorlaştırılmış, can güvenlikleri risk altına sokulmuştur. Sosyalleşmenin, kadın dayanışma ağlarının, adli yardım, koruma ve sağlık gibi hizmetlere erişimin neredeyse imkânsızlaştığı salgın koşullarında kadınlar erkek eliyle çizilen kadere teslim edilmiştir.
Tüm bu yaşananları buradan uzun uzun yeniden ifade etmemizin nedeni, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak bu sorunların kaynağını bilmesi ve çözüm üretmesi gereken Sayın Derya Yanık'ın artan şiddetin nedenlerini kendisinin de merak ettiğini ifade etmesidir. Kadınlar her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek-devlet şiddetine maruz kalmakta ya da şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürürken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaların sürdürücüsü olmaya devam etmektedir. Atandığı günden bu yana sürekli olarak kadınların gerçek sorunlarından ne kadar uzak ve kadın bilincinden ne kadar yoksun olduğunu gösteren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu' nda yaptığı sunumda; pandemi döneminde, kadına yönelik şiddet olaylarındaki artışın “tolere edilebilir” düzeyde, yani '' hoşgörülebilir'' olduğunu belirtmiştir. Bakan Derya Yanık bu sözleriyle iktidarın kadına yaklaşımını da bir kez daha ortaya koymuştur. Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizliğin pandemi boyunca boyutlanarak artması sayın bakan için sıradan bir mesele olarak görülmektedir. Ev içinde ve kamusal alanda katlanarak artan fiziksel, cinsel, psikolojik, dinsel ve ekonomik şiddet, bakan Derya Yanı tarafından münferit olarak kabul görmektedir. Sayın Bakana buradan sesleniyoruz: Kadına yönelik şiddeti münferit ve meşru gören anlayışınıza ve kadın düşmanı politikalara biz kadınların tahammülü kalmadı! Kadına yönelik şiddet tolere edilemez! Bizim bir kişi daha eksilmeye tahammülüz yok! Yaptığınız açıklamaları savunmak yerine, kadınlardan özür dilemelisiniz. Yine kamuoyunun yakından hatırladığı üzere, Bakan Derya Yanık' ın 23 Nisan' da makamında ağırladığı 10 yaşındaki çocuğa ‘Ramazan dolayısıyla' bir şey ikram etmediğini söylemesi ve çocuğun koruma evinde kaldığını dile getirmesini nutkumuz tutularak izlemiştik. Toplum nazarında Bakan Yanık’ın 10 yaşındaki bir çocuğa dahi oruç tutmakla mükellefmiş gibi muamele yapması ve koruma evinde kaldığını ısrarla belirtmesi, kendi inancına göre çocuğu yönlendirmesini kabul edilemez bulduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bizler bu anlayışı, Ensar Vakfı' nda yaşanan çocuk istismarında '' bir kereden bir şey olmaz'' diyenlerden hatırlıyoruz. Bu politikaların ve saldırıların yarattığı sonuç, daha çok çocuğun istismar edilmesine, daha fazla kadının şiddete uğramasına ve öldürülmesine sebep olmaktadır. Biz kadınlar pandemi boyunca ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılırken, daha fazla yoksullaşıp, işsizleşip, güvencesiz- kayıt dışı çalışma koşullarında sömürülürken, istihdamdan kopup hane içi tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda kalırken, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamaya zorlanırken, çözüm üretmek yerine kadına yönelik şiddeti ve istismarı meşru gören bu anlayışı, ürettiği politikaları ve uygulamalarını kabul etmiyoruz. Kadınlar olarak yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; Kadına yönelik şiddet politiktir''. Çözümü için kadınlarla birlikte etkin politikalar üretilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanması gereklidir. İstanbul sözleşmesinin fesih kararından derhal vazgeçilmeli ve sözleşme tüm maddeleriyle birlikte etkin olarak uygulanmalıdır. Kadını birey olarak görmeyip aile odaklı politika üreten bakanlık kapatılmalı, kadınlarla beraber politika üretecek ''KADIN VE EŞİTLİK BAKANLIĞI'' kurulmalıdır.Bizler, ataerkil kapitalizmin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizlik son bulana dek mücadelemizi sürdürme kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz. Cinsiyetçi, tekçi, heteroseksist, gerici ve militarist politikalara karşı, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle biz kadınlar inşa edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması yaşasın örgütlü mücadelemiz."

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER