Bahadıroğlu: Bizi Avrupa birliği’ne almayacaklar, çünkü Müslümanız

Tarihçi-Yazar Yavuz Bahadıroğlu, “Avrupa Birliği’nde yumuşama var falan diyorlar ya, almayacaklar. Bizi Avrupa Birliği´ne almayacaklar. Bu kadar basit. Çünkü biz Müslümanız ve Avrupalının hatırına başka bir şey olmaya niyetimiz yok. Hep Müslüman kalacağız” diye konuştu.

Bahadıroğlu: Bizi Avrupa birliği’ne almayacaklar, çünkü Müslümanız
Tarihçi-Yazar Yavuz Bahadıroğlu, “Avrupa Birliği’nde yumuşama var falan diyorlar ya, almayacaklar. Bizi Avrupa Birliği´ne almayacaklar. Bu kadar basit. Çünkü biz Müslümanız ve Avrupalının hatırına başka bir şey olmaya niyetimiz yok. Hep Müslüman kalacağız” diye konuştu. 
Tarihçi-Yazar Yavuz Bahadıroğlu, “Tarih Boyunca Türkiye’nin Başına Kurulan Tuzaklar” konulu konferans dolayısıyla Bülent Ecevit Üniversitesi’nin (BEÜ) konuğu oldu. Yaklaşık 700 kişilik salona konuşan Bahadıroğlu’nu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Altın, Prof. Dr. Hale Sayan Özaçmak’ın yanı sıra akademik, idari personel ve öğrenciler dikkatle izledi.
Tarihin yaşanmış hikayeler yığını olmadığına dikkat çeken Bahadıroğlu, “Tarih; yaşayan-yaşanan süreçtir. Olmuş bitmiş hikayeler yığını değildir. Benim tarihi roman yazmam bile tarihi öğretiyi kafalara yerleştirmek, tarihin önemli olduğunu anlatmak içindir” dedi.
Türkiye’nin Doğu ve Batı meselesini bir Fransız’ın sözleriyle detaylandıran Yavuz Bahadıroğlu, “Bir Fransız diyor ki Türklerin doğu meselesi Rumeli’ye geçtikleri gün başladı. Batı meselesi de Türklerin Söğüt’e geldikleri gün başladı. Ve o gün bugündür o haçlı seferleri çerçevesini düşünün bizi oralardan çıkartmak için sürekli tepemize bindiler. Bu tabiatıyla onlar onu yapacak. Düşman. Ama yaptıkları şey öyle değil, içimizden birini bulamadıkları zaman etkisiz olacaklarını bildiklerinden ille de içimizden biri-birileri vasıtasıyla bunu yaparlar” şeklinde konuştu.

“CAMİYE AYAKKABI İLE GİRİLMEZ”
481 sene Ayasofya’da namaz kılındığını ve daha sonra Ayasofya’nın müzeye çevrildiğini hatırlatan Yavuz Bahadıroğlu, “481 sene biz Ayasofya’da namaz kıldık. Şimdi Fatih’in secde ettiği yere ayakkabılarınızla basarak yürüyorsunuz, ondan sonra diyorsunuz ki ‘Yahudi askeri Mescid-i Aksa’ya niye ayakkabı ile basıyor.’ Siz mollaların, fetih ordusunun secde ettiği yere müzedir diye ayakkabı ile giriyorsunuz. Ama ben girmiyorum. Çünkü ben çorapla giriyorum. Camiye ayakkabı ile girilmez” dedi.

“TÜRKİYE’YE İSTİKAMET VERMEYE ÇALIŞANLARIN BİRÇOĞUNDA MANKURTLAŞMA EMARELERİ GÖRMEMEK MÜMKÜN DEĞİL”

Ülkelerin en büyük darbeyi kendilerini güçlü gördüğü dönemlerde aldığını söyleyen Yavuz Bahadıroğlu, şöyle devam etti:
“En büyük vurgunu sizin kendinizi en güçlü gördüğünüz saatlerde yaparlar. Çünkü çok güçlü görmeye başladığınızda kendinizi çevrenize meydan okumaya başladığınızda birileri ayağınıza çelme takar. Türkiye’ye istikamet vermeye çalışan kalemlerin, köşe yazarlarının, televizyon programcılarının birçoğunda mankurtlaşma emareleri görmemek mümkün değil. Keşke görmeyeydik. Ama görüyoruz. Türkiye’nin söz konusu olduğu her meselede karşı tarafı desteklemek, yerli ve milli olmamanın en önemli göstergesidir. Bir yere kadar ülkenizi, hükümetinizi, muhalefeti, kurumları, üniversiteleri tabii ki eleştirebilirsiniz. Bu doğru yaklaşımdır. Eleştirmek doğruyu bulmaya yardımcıdır. Ama öbür tarafa güç verecek hareketlerden de sakınmalısınız. Ya da benimki olmasın da ‘onlardan birileri gelerek yönetsin’ diyene kadar ucu açık bir değerlendirme tarzı olur bu aksi halde. Milli Mücadele’nin ilk yıllarında İngiliz Mandası, Amerikan Mandası diye aydınlar ikiye bölünmüş, hiç kimse özgür olmayı düşünmüyor bile, aklından bile geçirmiyor. Sizin özgür olmayı düşünüyor diye anlatılanların çoğu yine Amerikan ya da İngiliz Mandası taraftarıdır. Zaman zaman ülkeler böyle handikaplarla yüzleşirler. Milletler tarihin labirentlerinde düşe kalka yürümek zorunda kalırlar. Eğer hedefinizi Osman Gazi gibi doğru koymuşsanız ve o hedefe ölümüne yürümeyi de göze almışsanız yaşar gidersiniz. Kıyamete kadar yürüyüşünüze devam edersiniz. Küçücük bir tereddüt bir tökezleme olursa kaybolur gidersiniz.”

“AKILLI OLMAK ZORUNDAYIZ”
Osmanlı’dan Türkiye’ye bayrak teslimi olduğunu ifade eden Bahadıroğlu, her dönemde bedeller ödendiğini belirtti. Rusya ile yaşanan uçak krizine de değinen Bahadıroğlu, “Osmanlı yıkıldı da biz yoktan var olduk hikayeleri geyik hikayeleridir. Doğrusu bir bayrak tesliminiz. Devletin ismi değişmiştir. Aynı milletin devleti yoluna devam eder. Ama akıllı olmak zorundayız. Bu coğrafyanın bedelini ödüyoruz. Her dönemde de bedel ödeyerek geldik. Şehitler ödediğimiz bedellerdir. Manevi bedel odur. Maddi bedelleri de vardır. Bak Rusya ambargo koydu. ´Niye düşürdün abi?´ Pat diye geçtin, çak diye düşürürüz. Daha önce söylemiştik. Haklıyız. Ama adamlara dinletemezsiniz. Ve müttefikler de bulur. İran müttefikidir. Suriye müttefikidir. Bazı İskandinav devletleri, buzlarla kendini hisar altına almış devletler, dünyaya kapıları kapalı devletler Rusya’nın haklılığını söyler. Çünkü Rusya’dan oraya iyi para geliyor. Böyle düşünürler. Hak hukuk açısından devletler hayata bakmaz. Devletler menfaat açısından hayata bakar. Onun için devletlerin ebedi dostları, ebedi düşmanları yoktur. Ebedi düşmanları olan tek devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Menfaatler bile o düşmanlıkları çözemiyor. Ne yapacaksınız, akıllı olacaksınız. Tarihten hız, ilham ve ibret alacaksınız. Tarih tecrübe tahtasıdır” şeklinde konuştu.

“AMERİKA İNGİLTERE´NİN TAŞERONU”
Türkiye´nin Avrupa Birliği´ne alınmayacağını ifade eden Yavuz Bahadıroğlu, Amerika´nın da İngiltere’nin taşeronu olduğunu söyledi. Kanuni Sultan Süleyman dönemi kadar güçlenmek gerektiğini vurgulayan Bahadıroğlu, “Bize eli kanlı diyenlerin tamamının elleri kanlıdır. Ama kendileri gibi inanan insanların kanını kan sayıyorlar. Kendisi gibi inanmayanların kanını kan canını can saymıyorlar. Sizin Ankara’da garda 106 insanınız bir canlı bomba ile öldürülür. Dünyada yaprak kıpırdamaz. Paris’te biraz daha yüksek iki canlı bomba patlar. Bütün Avrupa’da hayat durur, vizeler düşünülür, yeni yaptırımlar düşünülür. En son gele gele şuraya gelinir, ‘Biz en iyisi Müslüman göçmen almayalım.’ Avrupa Birliği’nde yumuşama var falan diyorlar ya, almayacaklar. Bizi Avrupa Birliği´ne almayacaklar. Bu kadar basit. Çünkü biz Müslümanız ve Avrupalının hatırına başka bir şey olmaya niyetimiz yok. Hep Müslüman kalacağız. Her taşın altında Amerika’yı aramaya gerek yok. İngiltere’ye bakacaksınız. Amerika İngiltere’nin taşeronudur. Tarih boyunca Amerika’yı da kuran odur, İsrail’i de kuran İngiltere’dir. Bunlar tesadüf değildir. Amerika’nın güçlenmesi İngiltere’nin biraz geri çekilmesi o emaneti ona teslim etmesinden. Yani Osmanlı’nın torunlarını zaman zaman terbiye etmeye kalkacaksınız becerebilirseniz. Bunları hep yapacaklar. İş Kanuni Sultan Süleyman dönemi kadar güçlenmek. Askeri, servet, parasal, ekonomik, dirayet, kararlılık açısından, o yüreklilikle insan yetiştirmektir. Çözüm budur” dedi.
Güncelleme Tarihi: 03 Aralık 2015, 08:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER