Maden Şehitleri anıldı

3 Mart 1992 yılında 263 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Kozlu Grizu faciasının yıl dönümünde maden işçileri Liman Caddesi üzerinde bulunan Maden Şehitleri Anıtı'nda anıldı.

Maden Şehitleri anıldı

Genel Maden İşçileri Sendikası ve Maden Mühendisleri Odası ve CHPli yöneticilerin ağırlıkta olduğu törende Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu adına konuşan Erdoğan Kaymakçı, TTKnın yaşatılmasına yönelik önemli mesajlar verirken, talepler dile getirildi. Kaymakçı, açıklamasında şunları söyledi:
“3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği toplu iş cinayetinin yıldönümü. 2013 yılından bu yana her 3 Mart’ta İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü etkinliğiyle ülkemizin kanayan yarası haline gelen iş cinayetlerine bir kez daha dikkat çekmeye ve önlenmesi için mücadeleyi bir adım daha büyütmeye çalışıyoruz. Ülkemizde iş cinayetlerinin ve iş kazaların sayısı artık tutulamaz hale geldi. Cinayetlerin ve kazaların önlenmesi, meslek hastalıklarını ortaya çıkaran etkenlerin ortadan kaldırılması için gerekli çalışmalar yapılmıyor. Yapılması gereken çalışmalar, maliyet ve işgücü mazeret gösterilerek geçiştiriliyor ve emekçilerin can güvenliği hiçe sayılıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından gidişat olumsuz yönde ilerliyor. Yasalar ile koruma altına alınacağı söylenen işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçtiğimiz her gün ülkemiz daha da geriye gidiyor. Hafızalarımızda henüz tazeliğini koruyan Soma, Ermenek, Torunlar ve en son Şirvan’da yaşanan işçi katliamları 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yürürlükteyken meydana gelmiştir. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve kanun çerçevesinde bu güne kadar yapılan düzenlemeler problemlidir. Bununla birlikte, 4857 Sayılı İş Kanunu’nda yer alan “telafi çalışması”, “denkleştirme”, “çağrı üzerine çalışma”, “kısmi süreli çalışma”, “asıl işveren-alt işveren ilişkisi” başta olmak üzere kuralsız çalışma koşulları olduğu sürece işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki düzenlemeler bir anlam ifade etmeyecektir. İş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önü alınamazken, emekçilerin sendikal hakları ve grev hakları OHAL veya milli güvenlik gerekçe gösterilerek bir bir ellerinden alınmaktadır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadıkça işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. Ülke gündemi ve çalışma yaşamındaki antidemokratik ortam ortadan kaldırılmadan, iş cinayetlerinin önüne geçmek imkânsızdır. Emekçiler, uygulamaya konan özel istihdam büroları ile kiralık işçi haline dönüştürülmüş, zorunlu bireysel emeklilik sistemi kesintileri ile de sosyal hakları daha geriye çekilmiştir. Güvencesizliğin neden olduğu esnek çalışma, işsiz kalma korkusu, işçilerin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Tüm bunların yanında en önemli konulardan birisi de kamu kurumları ve 50 kişiden az işçi çalıştırılan, az tehlikeli iş yerlerinde uzman ve hekim çalıştırma zorunluluğunun 1 Temmuz 2017 tarihine ertelenmesidir. İş cinayetlerinin önlenmesi, iş güvenliğinin sağlanması ve meslek hastalıklarının tespit edilebilmesi için bu iki unsurun tüm işyerlerinde görev yapması gerekmektedir.”

Güncelleme Tarihi: 03 Mart 2017, 11:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER