Bir 'YUSUF' hikayesi!

Türkiye Cumhuriyet, 24 Haziran seçimlerinden sonra tarihi günlere tanıklık ederken 9 Temmuz itibari ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de yemin ederek ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin’ ilk ‘Başkanı’ oldu. Uzun ve başarılarla dolu bir siyasi hayat sürdüren ayrıca sistem değişikliğinin ilk ‘Başkanı’ olan Erdoğan’ın siyasi başarasının ilk basamağı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı oldu.
İstanbul’da yaptığı hizmetler adından söz ettiren Başkan Erdoğan’ın önüne koyulan senaryolar ise statükonun temsilcileri tarafından uygulanarak Türk siyasi ve hukuk tarihine ‘kara leke’ olarak geçmişti. 
Ne olmuştu; İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır DGM Savcılığı'nın "Siirt'teki konuşmasında, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle açtığı davada, 10 ay hapis cezasına mahkum oldu. Savcının beraat talebine karşın verilen cezanın, ertelenmemesi de hükme bağlandı.
1912 yılında yazılmış bu şiiri Siirt'te okuduğu için 1999 yılında Pınarhisar Cezaevi'nin yolunu tutan Erdoğan, yılmadı, sinmedi halka sırtını dayayarak önce Başbakan sonra Cumhurbaşkanı en son yapılan sistem değişikliği ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ‘başkanı’ oldu.
Ne diyordu o şiirde; “'Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker. Bir şey beni sindiremez; gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa; Biz oyuz ki; imanıyla övündüğümüz ecdadımız, titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş; zaferlerin kapısı, Anadolu'nun tapusu Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye imanın geçilmez kalesine kadar bizi zaferden zafere koşturan şey işte şu anda içinde bulunduğumuz inanç birliğidir”…
Erdoğan’ın cezaevi koğuşunun kapısında çekilen fotoğraf ise bir milat oldu. Millete ile birlikte yürümenin vatan ve millet aşkı ile hizmet etmenin karşılığını halkın teveccühü ile alan Erdoğan’ın hücre fotoğrafı için yapılan yorumlar ise, “Yusuf’u kuyudan kurtaran Allah’a hamd olsun. Yusuf Mısır’a sultan eden Allah’a hamd olsun’ şeklinde gerçekleşti.