Alevi Dedesi konuştu ?

Kdz. Ereğli ‘de, Alevi Dedesi Mustafa Dedekargınoğlu, Aleviler için çok değerli olan Muharrem Ayı’nın oruç ve matem ayı olduğunu bildirdi.

Alevi Dedesi konuştu ?

Kdz. Ereğli ‘de, Alevi Dedesi Mustafa Dedekargınoğlu, Aleviler için çok değerli olan Muharrem Ayı’nın oruç ve matem ayı olduğunu bildirdi.Bu ayda mümin canların oruç ve matem tutarak ibadetlerini yerine getirdiklerini belirten Dedekargınoğlu, Oruç tutulduğunda akla bir şey yemeyerek, aç durmanın geldiğini belirtti.Gerçek oruç için bunun yeterli olmadığını, Oruçlu olan kimsenin, eliyle, diliyle, beliyle kısacası, tüm azaları ile oruçlu olması gerektiğini ifade eden Dedekargınoğlu şunları söyledi;

“Oruç aynı zamanda nefsin ıslah edilmesi için yapılan bir ibadet olup, Allah rızası için tutulmalı tüm duyuların yani bedenin orucu olmalıdır. Oruçlu kişi; Elin orucu ile hiçbir şekilde harama el uzatmamalıdır. Dilin orucu ile hiçbir şekilde yalan, küfür, dedikodu ve gıybette bulunmamalıdır. Belin orucu ile zinadan ve şehvetten uzak durmalıdır. Gözün orucu ile hiçbir şeye kötü gözle bakmamalıdır. Nefsin orucu ile tüm nefsanî duygulardan uzak durmalı, her an Allah’la beraber olduğunu bilmeli, hiçbir neden ile Allah’tan uzak olmamalıdır ve vermiş olduğu nimetlerden ötürü, Allah’a şükretmelidir.

“MUHARREM ORUCU´NUN SAHURU YOKTUR”

Kurban Bayramının birinci gününden başlayarak yirminci günün akşamı Muharrem Orucu için niyet edilir ve oruç başlar. Öncesinde üç gün masumu paklar orucu tutulur. Muharrem Orucu´nun sahuru yoktur. Belirlenmiş bir iftar vakti de yoktur. Güneş battığında oruç açılır. Muharrem Orucu tebrik edilmez, aşure kutlanmaz, oruç açım vaktine ´iftar´ denmez.

“AŞURE, 12 GÜN TUTULAN MUHARREM ORUCU´NDAN SONRA PİŞİRİLİR”

Aşure, 12 gün tutulan Muharrem Orucu´ndan sonra pişirilir. Öncesinde aşure pişirmek uygun bir davranış değildir. -Hele 10 Muharrem´de aşure pişirip dağıtmak, sanki Kerbela Katliamı´na sevinmek gibidir-ki, Alevilerce hoş karşılanmaz. Muharrem’in birinci gününden itibaren on iki gün oruç tutulur On üçüncü günü kurban kesilerek, Muharrem erkânı yapılır. Bunun tarihsel arka planı şöyledir; Ebu süfyan peygamberin erkek çocuğu olmadı diye soyu kesik anlamına gelen ebter demiştir bunun üzerine inen Kevser Suresinde Hz. Peygamberimizin soyunun Kevser’den, yani Hz. Fatıma ile Hz. Ali’den geleceği müjdesi verilmiştir. Bundan dolayı Hz. Peygamber’e, “şükret, ibadet et ve kurban kes” denilmiştir. Kerbelâ katliamından sadece İmam Zeynel Abidin sağ kurtuldu ve Ehl-i Beyt yani peygamber soyunun devam etmesini sağladı. İşte Muharrem orucu sonunda yani on üçüncü günü kesilen kurban, İmam Zeynel Abidin sağ kaldığı ve Ehl-i Beyt soyu günümüze dek devam ettiği için kesilen şükür kurbanıdır, o gece tutulan oruçların, kesilen kurbanların kabulü için Allah’a dua ve niyazda bulunulur. Kuran’da; Bakara 183 ayette“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz” denilmektedir, ayette sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi demekle, Hazreti Muhammed öncesi peygamberlerin ve onların ümmetlerinin’ de muharrem orucunu tuttuğu anlatılmaktadır.

“MUHARREM AYI HİCRİ YILIN İLK AYIDIR”

Muharrem ayı Hicri yılın ilk ayıdır. Muharrem ayı kutsal olduğu kadar haram aylardandır. Bu ayda savaşmanın ve kan dökmenin yasak olduğu Kuran-ı Kerim´de açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, Kerbelada kan dökülmüştür. Allah’ın emirleri kesindir. Son Peygamber olan Hz. Muhammet’e ne gönderdi ise önceki peygamberlerin hepsine de aynısını göndermiştir. Bu durum İsra Suresi, 77 ayetinde: “Sizden önce gönderdiğimiz resullerimize uygulanan yasa da buydu. Sen bizim yol ve yasamızda değişme bulamazsın ”denilerek Kur´ an-ı Kerim´de defalarca belirtilmiştir. İmam Hüseyin kurban olmakla dedesi Muhammed Mustafa’nın ve babası Ali’yyel Murtaza’nın yakmış olduğu ışığın sönmemesini sağladı. Kerbela bir hilafet kavgası değildi. Hayrın ve şerrin kavgasıydı. Mazlumla zalimin kavgasıydı. Yüzyıllardır insanlığın sürekli izlediği ve insanlık dersinin alındığı bir kavgaydı. İmam Hüseyin’e bu onurlu yaşam, Dedesi Hz.Muhammed ve babası Hz.Ali’den kalmıştır; “Haksızlığa boyun eğmeyin, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz.” diyen Hz Ali’nin ogluda canı pahasına haksızlığa boyun eğmemiştir. Kendini Peygamber ümmeti sayan emeviler tarafından bu mübarek ay peygamber torunlarına zulüm günü olmuş ve o mübarek başları kesilerek şehit edilmişlerdir. Tüm yakınlarını, evlatlarını ve kendi canını hakk yolunda insanlık sevgisi adına, Ceddi Hz. Muhammed’in kurduğu dinin mücadelesini şahadet şerbetini içerek İslâm dininin ebediyete kadar devamına vesile olmuştur. Hz.Peygamberin“Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece asla sapıklığa düşmezsiniz” dediği Kuran ve Ehl-i Beyt’ine karşı gelen Yezit ordusu, Bizlerin anlatmaya bile dayanamadığı bu vahşeti gerçekleştirirken. İmam Hüseyin´in çadırın karşısında, Allah’tan korkmadan ezan okuyup (Eşhedü en la ilahe illallah /Eşhedü en la Muhammed´en resulullah) diyorlardı. Bu nasıl bir anlayıştır ki hem torunu ve bütün soyunun başını keseceksin, kundaktaki bebeği oklayarak şehit edeceksin, hem de onun ümmeti olduğunu iddia ederek ondan şefaat umacaksın, peygambere hürmetinin olduğunu savunacaksın. 1400 yıldır Kerbelaya sahip çıkıp o acıyı en derin şekilde yaşayan Alevilermi, yoksa Kerbelayı basite indirgeyip neredeyse muaviye ve yeziti haklı çıkarmaya çalışanlar mı, Hz.Muhammede daha yakın, onun şefaatine daha layık… Takdirini sizlere bırakıyorum.

“BÜTÜN MÜSLÜMANLARI AĞLATAN BİR OLAYDIR”

Yüce Allah, Hucurat suresi 10 ayetinde Müminler ancak kardeştirler” demiştir. Hepimizin Allah´ı, Peygamberi, kitabı, kıblesi, vatanı ve bayrağı birdir. Bu birlik, birbirimize sevgi ve saygı bağları ile bağlanmamızı gerektirir. Kerbela olayı, Alevilik ve Sünnilik farklılaşması için, birtakım çıkar odakları tarafından malzeme olarak kullanılmaktadır. Oysa Kerbela olayı, Alevi-Sünni ayrımı yapmadan bütün Müslümanları ağlatan bir olaydır. Kerbela’yı, Müslümanları birleştiren bir öge haline getirmek mümkündür. Bunun yolu da öncelikle Kerbela’yı iyi anlamaktan geçer. Selam olsun âlemlerin râhmeti Hz.Muhammed Mustafa’ya… Selam olsun âlemlerin velâyeti İmam Ali’yel Murtaza’ya... Selam olsun İmam Hasan’a… Selam olsun şehitler şahı İmam Hüseyin’e… Selam olsun ehlibeyt yolunda yürüyenlere Selam olsun Bedir’den Kerbelaya, Kerbela’dan Çanakkale’ye… Selam olsun Mustafa Kemal’e ve tüm şehitlerimize… Ve selam olsun cümlenize…Tüm insanlığa… Âdem-i Safiyullah’tan, iki cihan serveri Muhammed Mustafa’ya gelinceye kadar gelmiş geçmiş peygamberlerin, nebilerin, velilerin, üçlerin, beşlerin, yedilerin, On İki İmamlar’ın, on yedi Kemerbest efendilerimizin, Kerbela şehitlerinin ve şehitler şahı İmam Hüseyin’in yüzü suyu hürmetine dualarımızı, oruçlarımızı ve aşuremizi dergâhı izzetinde kabul eyle Yarabbi. Gerçeğe Hü…”

Güncelleme Tarihi: 11 Kasım 2014, 12:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER