Zonguldak Barosu, Almanya Federal Meclisi´nin kararını kınadı

Zonguldak Barosu, Almanya Federal Meclisinin Ermenilere yönelik aldığı kararı şiddetle kınadıklarını açıkladı.

Zonguldak Barosu, Almanya Federal Meclisi´nin kararını kınadı
Zonguldak Barosu, Almanya Federal Meclisinin Ermenilere yönelik aldığı kararı şiddetle kınadıklarını açıkladı.

F.A.M nin aldığı kararın; tarihi, hukuki, sosyal açılardan bir değer ifade etmediğini söyleyen Zonguldak Barosu Başkanı Av. İbrahim Kerem Ertem, Bu karar sadece 1915 yılının 100. yıl dönümünde, tehcir sürecinin anılması anlamında yorumlanmamalıdır. Osmanli Imparatorluğunu paylaşım anlaşması olan SkyesPicotun 100.yılında,bu anlaşmayı özlem ile anmak, Ortadoğuda yeni sınırlar çizmek, mülteci krizindeki (Yunanistan ve İspanya krizlerinde olduğu gibi) AByi mali ve ekonomik açılardan rahatlatmak anlamında okunabileceğini söylemek gerekir. Soykırım suçunun işlenmesi için kasten yok etmek maksadının güdülmesi şarttır. Halbuki yaşanan tehcir, bir soykırım amacını içermediği gibi tamamıyla savaş şartlarında, Ermenilerle Müslüman halk arasında çatışmanın yaşanmaması ile askeri anlamda Doğu ve Batı Anadolu arasında tedarik imkanlarını korumak amaçlarını içerdiğinde duraksama yoktur. Yine soykırım kavramdan söz edebilmek için, uygulama alanı içinde politik grupların bulunmamaları gerek şarttır. Ermenilerin o dönemlerde bağımsız devlet kurmak amacında oldukları tartışma içermemektedir. Velhasıl Ermenilerin politik grup oldukları bu meyanda kesinlik kazanmaktadır dedi.

Dönemin şartlarında tehcir edilen halk ile refakat edenlerin yaşadıkları olumsuzlukların soykırım olarak nitelendirilmesinin hukuken de mümkün olmadığını ifade eden Ertem, şöyle devam etti:

Nitekim, Lahey Uluslararası Adalet Divanının Bosna-Sırbistan kararının 477. paragrafında, UAD’nın Bosna Hersek-Sırbistan/Karadağ davasında 2007 tarihinde verdiği karara atıf yapılmakta ve 477. Bir topluluğun zorla tehcir edildiği, kanıtlanmış olsa bile, tek başına soykırım fiilini (actus reusu) oluşturmaz denilmektedir. Gelinen noktada, bu ve benzeri kararlarla Ermenilerin toprak, tazminat, tanıma taleplerinin yüksek sesle lobilerde ve dünya kamuoyunda dillendirilmesi döneminin hızla yaklaştığı söylemek lazımdır. Mutlaka milli bir paradigma geliştirmeliyiz. Hukuki olarak, sosyo-kültürel olarak, felsefi temel olarak, enformasyon olarak, aktif, etkili ve uluslararası hatta ulusal bir politik zemin kurmalıyız. Sonuç olarak, tarihselliğin ve/veya tarih politikasının ilgi alanı olması beklenen tehcir sürecinin kimi ulusal politikaların, bölgesel var olma arayışlarının oyun sahası olmamalıdır. Tarihimizde soykırım olmadığını geniş yüreklilikle söyleyebiliyorken, F.A.M nin aynı cümleleri vicdanıyla kuramayacağından eminiz. Kararı şiddetle kınıyoruz. Başka açıdan bakıldığında, tehcir kararlarının soykırım sayılmadığı literatür gereği de söylenmektedir.
Güncelleme Tarihi: 03 Haziran 2016, 08:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER