162 aile içi kadın cinayetini inceledi

162 aile içi kadın cinayetini inceledi

162 aile içi kadın cinayetini inceledi

BÜLENT Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Sadık Toprak, 10 yılda, 12 ilde işlenen 162 aile içi kadın cinayetini inceledi. Toprak, çalışmasında kadınların öldürülmeden önce katili tarafından en az bir kere ciddi şekilde tehdit edildiğini, korumanın, silah sahipliğinin kontrol altına alınmasının ve eğitim düzeyinin yükseltilmesinin cinayetleri önlemede önemli olduğunu belirledi.
Doç. Dr. Sadık Toprak, Hakimler ve Savcılar Kurulundan (HSK) alınan özel izinle İstanbul, Edirne, Konya, Aydın, Eskişehir, Antalya, Kırıkkale, Giresun, Erzurum, Malatya, Şanlıurfa ve Zonguldakta 10 yılda işlenen 162 kadın cinayetini inceledi. TÜBİTAKın desteğiyle yapılan Türkiyede aile içi kadın cinayetlerinin adli, tıbbi özellikleri ve önlemede adli tıbbın rolü başlıklı çalışmada cinayetlerin nedeni, katilin psikolojisi, katil ile kurbanın yakınlık derecesi ve ilişkileri araştırıldı. Çalışma, geçen ay uluslararası akademik bir dergide yayımlandı. Çalışmanın sonuç kısmında, şu bulgulara yer verildi:
Saldırganların yaklaşık üçte birinin sabıkalı olduğu, sıklıkla düşük bir eğitim düzeyine sahip oldukları görülmüştür. Öldürülen kadınların dörtte üçü, bir ateşli silahla öldürülürken, kalanların bıçak benzeri kesici delici aletlerde öldürüldüğü tespit edilmiştir. En sık göğüs ve karın bölgesine öldürücü saldırıların yapıldığı izlendi. Katillerin en sık ifade ettikleri cinayet nedenleri ise yüzde 11 ile kadının ayrılmak istemesi, yüzde 33 ile kıskançlık, sadakatsizlik, namus; yüzde 25 ile tartışma, yüzde 15 ile hırsızlık ve cinsel saldırı olarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ateşli silah sahipliğinin kontrol altına alınması ve eğitim düzeyinin yükseltilmesinin en etkin çözümler alabileceği belirlenmiştir. Ayrıca eş ya da eski eşin ölüm tehdidinde bulunmasının önemli bir risk faktörü olduğu görülmüştür.
Yaptığı çalışmayla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Toprak, kadın cinayetlerinde, katillerde alkol ve madde bağımlılığı tespit etmediklerini, katillerin normal ve düzenli işlerinin olduğunu söyledi. Toprak, kadınların sıklıkla kendi yaşadıkları evlerde öldürüldüğünü, genellikle de ilişkilerinin 10uncu yılından hemen sonra öldürmelerin gerçekleştiği bulgusuna ulaştıklarını kaydetti. İnceledikleri dosyalara göre, katillerin sıradan erkekler olduğunu söyleyen Doç. Dr. Toprak, şöyle devam etti:
Bunların büyük bir kısmı sabıkasız, alkol, madde kullanmıyor. Bu kişiler, işsiz değil. Düzenli bir işleri, hayatları var. Bu kişilerin önceden suç işleyeceklerini tespit etmek, hiç kolay değil; ancak öncesinde kadına yönelik ciddi bir tehditleri var, öldürecekleri yönünde. Yani öldürülen kişiler, en az bir kez ciddi bir ölüm tehdidi almış. Yani bu olaylar, birden bire olan olaylar değil aslında. Bir diğer husus, kadınlar, sıklıkla ya bir ateşli silah ya da bıçak gibi kesici aletle öldürülüyorlar. Bu nedenle silah sahibi olmanın, bu konuda bir risk faktörü olduğunu belirledik; ama en önemli olay öncesi bir kez ölümle tehdit dilmesi. Burada yapılacak şey, bir kadının partnerinden yani eşinden, eski eşinden, erkek arkadaşından ya da eski erkek arkadaşından ölüm tehdidi aldığında kadını bir şekilde koruma altına almak lazım. İkincisi de toplumda silahlanmanın önüne geçilmesi lazım. Silah, önemli bir faktör. Silah olmazsa belki de cinayetlerin çok önemli bir kısmı işlenmeyecek.

 

haber

Güncelleme Tarihi: 01 Kasım 2017, 09:26
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER