Bombalı saldırıda ölenler 4. yılında unutulmadı

Bombalı saldırıda ölenler 4. yılında unutulmadı

Bombalı saldırıda ölenler 4. yılında unutulmadı

Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD'in gerçekleştirdiği ve 103 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının 3'üncü yıl dönümünde Zonguldak Demokrasi Platformu tarafından Madenci Anıtı önünde anma programı düzenlendi. Madenci Anıtı önünde toplanan platform üyeleri 10 Ekim’in bir katliam olduğunu belirterek basın açıklaması yaptı.

‘10 Ekim Gar Katliamı’nı unutmadık, unutturmayacağız’ diyen Demokrasi Platformu Sözcüsü Erdoğan Kaymakçı: “Bundan tam dört yıl önce, ülkemizi yaşanmaz hale getiren çatışma ortamının sona erdirilmesi ve barışın tesis edilmesi için DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlenen “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi"ne katılmak için Zonguldak Demokrasi Platformu olarak Ankara'ya hareket ettik.

Bizler gibi, yapılan çağrıya kulak veren on binlerce yurttaşımız Türkiye’nin dört bir yanından gelerek, Ankara Garı önünde buluştu. 10 Ekim 2015 sabahında Ankara Gar alanında yüreklerinde sevgi, gözlerinde gülücük, dillerinde barış türküleri olan on binlerce kişi kardeşçe yan yana bulunuyordu. O karanlık dönemde hepimize umut veren bu coşkulu birliktelik saat 10’u 4 geçe birbiri ardına patlayan iki bomba ile kana bulandı.

IŞİD üyesi iki canlı bomba tarafından gerçekleştirilen bu kanlı saldırı sonucunda 103 arkadaşımız hayatını yitirdi. 500’e yakın arkadaşımız yaralandı ve sakat kaldı.

Türkiye tarihinin en büyük kitle katliamında kaybettiğimiz bütün arkadaşlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz. Arkadaşlarımıza olan hasretimiz, her geçen gün daha da büyüyor.

Aslında Türkiye tarihinde katliamlar ilk değil. Ne zaman eşitlik isteyenler varsa, ne zaman hakkına sahip çıkanlar varsa, ne zaman sömürüye karşı çıktıysa insanlar; bu ülkede egemen çevreler ve egemen düzen meydanları kana bulamıştır.

Biz bunu 1977 1 Mayıs’ında yaşadık. Çorum’da yaşadık. Maraş’ta yaşadık. Madımak ’ta yaşadık. Bu etkinlikleri kana bulayanlar, bu insanlık düşmanı eylemlere yön verenler, bu siyasi ortamı oluşturanlar aslında o eylemde kendilerini patlatanlardan, üzerimize silahla saldıranlardan çok daha fazla suçludurlar. 10 Ekim’e giden süreci hepimiz biliyoruz. Türkiye genelinde siyasi iktidarın tek başına çoğunluğu kaybetmesi üzerine bir kaos planının ilk adımı Suruç’ta ardından 10 Ekim’de Ankara’da ve süreç devam etti İstanbul’da, Bursa’da katlanarak… İstenen şudur; insanlar haklarına, özgürlüklerine, taleplerine sahip çıkmasınlar, bir korku ortamı yaratarak, bir kargaşa ortamı yaratarak, belki bu dönemlerde de bu politikalarla bir ölçüde başarılı oldular.

Bizler bu katliamlarda kaybettiğimiz canları, Ankara’da kaybettiğimiz 103 arkadaşımızı hasretle, özlemle anıyoruz. Onların verdikleri mücadeleye sahip çıkacağız. Bu insanlık dışı suçu unutturmayacağız. Mahkeme süreçlerinde bir bir ortaya çıktı. İstihbarat raporlarının gereği yapılmadı. Canlı bombaların listeleri ellerinde olmasına rağmen, kendilerini patlatmadan bir şey yapamayız deyip haklarında hiçbir işlem yapılmadı. Ardından olay büyür diye daha canlarımız meydanda can çekişirken üzerimize bombalarla geldiler. Ambulanslar geciktirildi.

Hem dönemin Başbakanının, hem dönemin Cumhurbaşkanının, hem dönemin İçişleri Bakanının söyledikleri sözler bugün hala kulaklarımızda çınlıyor. Kokteyl örgüt arayışlarından, oyların artışından dem vuruldu ve en sonun da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu “eğer ben 17 Haziran’la 1 Kasım arasındaki gelişmeleri açıklarsam birçok siyasetçi insan içine çıkamaz.” dedi. Aslında bu söz bizlerin şimdiye kadar dile getirdiğimiz tespitlerde ve endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzun en büyük itirafıdır.Bu sözler, katliamın siyasal boyutları konusundaki endişe ve iddialarımızın haklılığını göstermiştir. Yapılması gereken açıktır. Buradan davanın görülmekte olduğu mahkeme heyetini bir kez daha göreve çağırıyoruz:

Bu açıklama hem bir ihbar, hem de itiraf kabul edilmelidir. Başta dönemin başbakanı ve içişleri bakanı olmak üzere dönemin siyasileri davaya dâhil edilmelidir. Yakın tarihimizin en karanlık döneminin aydınlığa kavuşması için siyasetçileri de ellerine vicdanlarına koymaya, gerçekleri açıklığa kavuşturmaya çağırıyoruz: Türkiye’nin barış umuduna darbe vuran, insanları sokağa çıkamaz hale getiren 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşanan olayların arkasında hangi siyasetçiler vardır? Suruç ve Ankara Garı’nda yaşanan katliamların siyasal sorumluları kimlerdir? Bilinmelidir ki, insanlığa karşı işlenen bu suçların faillerini gizleyenler, bu suçların ortağıdır. İktidarını korumak için toplumu kargaşa ve şiddet sarmalına sürükleyenleri asla unutmayacağız. Kardeşlerimizin hayatlarından, bizlerin acılarından oy devşirenleri asla affetmeyeceğiz. Bildiğiniz gibi 10 Ekim Katliamı sonrasında Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde alınan kararla, Ankara Garı önündeki alana,"Demokrasi Meydanı" adı verildi.

Bu alanın ortasına da üç ayrı yüzünde katliamda kaybettiğimiz arkadaşlarımızın fotoğraflarının ve Emek-Barış-Demokrasi ifadelerinin olduğu geçici bir pano yerleştirildi. Ne var ki geçici olarak yerleştirilen bu sembolik anıt katliamın neden olduğu derin acının temsili için yeterli değildir. Üstelik kaybettiğimiz arkadaşlarının fotoğraflarının olduğu bu geçici pano zaman zaman faşist saldırılara maruz kalmaktadır. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yürütülen görüşmelerde, katliamın yaşandığı meydanda kalıcı bir mekânsal düzenleme yapılması konusunda fikir birliğine varıldı. Bu doğrultuda hazırlanacak projenin belirlenmesi için TMMOB, KESK, DİSK, TTB ve 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği olarak“Emek, Barış ve Demokrasi Meydanı Anıt Meydan ve Anma Yeri Tasarımı Uluslararası Fikir ve Tasarım Projesi Yarışması” düzenlenecektir. İlerleyen günlerde yarışma şartnamesini paylaşarak yarışma sürecini başlatılacak ve insanlığa karşı işlenen bir suç olan 10 Ekim katliamını uluslararası kamuoyunun da gündemine taşımak için yarışma uluslararası formatta gerçekleştirilecektir.

Proje kapsamında Gar önü ve çevresi bir bütün olarak yeniden ele alınacak ve alan anıtsal biçimde yeniden dönüştürülecektir. TMMOB yürütücülüğünde yapılacak yarışmayı kazanacak proje 14 Mart 2020 tarihinde kamuoyuna açıklanacak ve umuyoruz ki hızla uygulanacaktır. Yarışma projesine ilişkin şartları ve detayları önümüzdeki birkaç gün içerisinde kamuoyu ile paylaşılacaktır.

Zonguldak Demokrasi Platformu olarak bu girişimleri desteklediğimizi buradan ifade etmek istiyorum. Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi yitirdiğimiz arkadaşlarımızın en büyük emanetidir. Bizler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu doğrultuda kararlı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Katliamın dördüncü yılında, Zonguldak Madenci Anıtı’ndan bir kez daha sesleniyoruz:

Kaybettiklerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız! Sorumlularını unutmayacağız, affetmeyeceğiz!”

Gündem

Güncelleme Tarihi: 10 Ekim 2019, 16:18
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER