Mahmud (Ustaosmanoğlu) Efendi Hazretleri hastaneye mi kaldırıldı.

Nakşibendi Tarikatının Halidiye Kolu İsmailağa Şubesi’nin Şeyhi Mahmud (Ustaosmanoğlu) Efendi Hazretleri hastaneye kaldırıldığı açıklandı. Mahmut Efendi Hazretlerinin hastaneye kaldırılmasından sonra Mahmut Efendi (k.s) sevenleri Mahmud Efendi’nin sağlık durumunu merak ediyor. Mahmud Efendi Hazretleri, şeyhi Ali Haydar Efendi Hazretlerinden icazet alarak insanları Kur’an ve sünnet ışığında aydınlatmaya devam ediyor. Mahmud Ustaosmanoğlu Kimdir? İşte Şeyh Mahmud Efendi hazretleri hayatı.

Mahmud (Ustaosmanoğlu) Efendi Hazretleri hastaneye mi kaldırıldı.

Nakşibendi şeyhlerinden İsmailağa cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. Mahmut Efendi hazretlerinin koronadan değil rutin hastalıklardan dolayı hastaneye kaldırıldığı açıklandı.

Müceddid Mahmud Efendi Vakfı’ndan yapılan açıklamada “Efendi Hazretlerimiz, kendisinde bulunan eskiye dayalı rahatsızlıklarından sebep hastanede olduğu doğrudur. Fakat gereksiz paylaşımlar yaparak insanları telaşa sürüklemek doğru değildir. Dua etmek en iyi ve doğru yoldur” denildi.

Mahmud Ustaosmanoğlu kimdir?

Mahmud Efendi Hazretleri 1927’de Trabzon vilâyetinin Of kazasının Miço (Tavşanlı) köyünde doğdu. Babası Mustafa oğlu Ali Efendi, annesi Tufan kızı Fâtıma Hanımefendi verâ ve takva ile maruf muhterem kimseler idiler. Ali Efendi köyün camisinde imamlık yapar, aynı zamanda kendi tarlasında da ziraatla meşgul olurdu. Tarlası câmiye uzak olmasına rağmen vazifesini hiç aksatmaz, mutlaka câmiye gelir, ezan okur ve namazı kıldırırdı.

Bazen köylüler ziraatla meşgul olduklarından câmiye gelemezler, Ali Efendi namazı tek başına kılmak zorunda kalacağını bildiği halde işini bırakır, yine de namazını câmide kılardı. Ali Efendi ibadetine düşkün, çokça Kur’ân okuyan kanaat ehli bir kimse idi. 1954 senesinde zorluklarla biriktirdiği parasıyla hacca gitti ve Mekke-i Mükerreme’de rahatsızlanarak vefat edip Cennetü’l-Muallâ’da, daha önce orada vefat etmiş bulunan babası Mustafa Efendi’nin yakınına defnedildi.

Annesi Fâtıma Hanım kul haklarına çok dikkat ederdi. İneklerini meraya götürürken kimsenin bahçesinden otlamasın diye ağızlarını bağlardı. Kazara bir ineği başkasının bahçesinden otlayacak olsa hemen sahibinden helallik ister ve o inekten sağdığı sütün tamamını bahçe sahibine verirdi.

Mahmûd Efendi Hazretleri altı yaşındayken hafızlığını babası ve annesinde yaptı. Ailesinin ve yetiştiği çevrenin dindarlığının da etkisiyle küçük yaşına rağmen namazları câmide kılıyor, nafile ibadetlere de ihtimam gösteriyordu.

Hafızlığını bitirdikten sonra Ramazan ayında Kayseri’ye gidip o bölgenin muteber ulemâsından olan Tesbihcizade Ahmed Efendi’den sarf, nahiv ve Farsça okudu. Kayseri’de bir sene kaldıktan sonra memleketi Of’a dönerek zamanın en meşhur kıraat âlimi Mehmed Rüşdü Aşıkkutlu Hoca Efendi’den Kur’ân-ı Kerîm kıraat etti.

Belağat, ilm-i kelam, tefsir, hadis, fıkıh ve usûl-ü fıkh gibi sâir ulûm-i şeriyyeyi ise aklî ve naklî ilimlerde mütehassıs ulemâdan ve Süleymaniye Medresesi dersiâmlarından olan eniştesi Çalekli Hacı Dursun Fevzi Efendi’den ikmal ederek henüz on altı yaşında iken icazet aldı.

Kendisi okurken okutmaya başladığı talebelerini yedi sene kadar okuttuktan sonra askere gitmeden icazet verdi (ki o tarihlerde bu, başarılması çok zor bir işti). Mahmûd Ustaosmanoğlu Hazretleri, Askerde bulunduğu sırada ise hayatının seyrini değiştirecek olan en büyük üstadı ve şeyhi Ali Haydar Efendi’yle tanıştı. Efendi Baba Ali Haydar Efendi Hazretleri Osmanlı sultanlarından son dört padişahın huzur hocalarından olup, Meşîhat-ı İslâmiyye’de Hey’et-i Te’lîfiyye Reisi idi.

Müteassıb bir Hanefî olan Ali Haydar Efendi “Mezâhib-i erbeanın fıkıh kitapları kaybolsa hepsini ezberden yazdırabilirim” diyecek derecede dört mezhebin fıkhına da vâkıf biriydi ve aynı zamanda dört mezheb müftüsüydü. Mecelle’nin “Büyu ve icâre” bölümünün hazırlanması Kendisine tevdî edilmiş, Seçtiği sekiz kişilik ilmî bir heyetle bu kısmı itmam etmişti. Daha sonra İstanbul müftülüğü ve diyanet işleri reisliği yapmış olan Ömer Nasûhi Bilmen gibi muktedir bir fakîh bu heyette Kendisinin dördüncü kâtibiydi.

Ali Haydar Efendi son devir Osmanlı ulemâsının en büyüklerinden sayılan merhum Zâhidü’l-Kevserî’ye bir fetvasından dolayı Meşîhat’ta çıkışmış, sonra Kahire’ye gidecek olan talebesi Emin Saraç Hoca Efendi ile: “O şimdi muhâcir oldu, ben bir defa kendisine çıkışmış idim, hakkını bana helal etsin” diye kendisine haber gönderdiğinde Zâhidü’l-Kevserî: “O bizim üstadımızdır, her zaman bize çıkışma hakkına sahiptir” diye kendisinden övgüyle bahsetmişti.

İşte Mahmud Efendi murad (Allâh-u Teâlâ tarafından seçilmiş) kullardan olduğu için böyle büyük bir âlim ve şeyh olan Ali Haydar Efendi Kendisinin ayağına gönderildi, şöyle ki: Ali Haydar Efendi’nin kırk sene evvel vefat etmiş olup Bandırma’da medfun bulunan şeyhi Ali Rıza Bezzaz Hazretleri bir gece İstanbul’daki tekkede bulunan Ali Haydar Efendi Hazretleri’ne mânevî yolla zuhur edip, o günlerde orada askerde bulunan Mahmud Efendi’yi takdim ederek: “Bandırma’ya hemen gel ve buradaki emaneti al” diye emir buyurmuş.

Bunun üzerine Ali Haydar Efendi derhal Bandırma’ya gidip Tekke Câmii’ne varmış ve yanında bulunan müridlerine: “Burada bir asker var, onu bulun ve bana getirin” buyurmuş. Bu emir üzerine Bandırma’da bir asker aramaya başlamışlar. Fakat bu askerin adı, soyadı ve adresi olmadığı için işleri hiç de kolay olmamış.

Gündem

Güncelleme Tarihi: 18 Nisan 2020, 01:04
YORUM EKLE
YORUMLAR
Mehmet Ali Şimşek
Mehmet Ali Şimşek - 4 yıl Önce

"Es'elü'llâhe'l-azîm. Rabbe'l-arşi'l-azîm en yeşfiyeke." "Arş-ı Azimin Rabbi olan Allahü Azîmüşşan'dan sana şifalar ihsan etmesini dilerim."

Mehmet Ali Şimşek
Mehmet Ali Şimşek - 4 yıl Önce

"Es'elü'llâhe'l-azîm. Rabbe'l-arşi'l-azîm en yeşfiyeke." "Arş-ı Azimin Rabbi olan Allahü Azîmüşşan'dan sana şifalar ihsan etmesini dilerim."

SIRADAKİ HABER