TZOB Genel Başkanı Bayraktar 2016’yı değerlendirdi

TZOB Genel Başkanı Bayraktar 2016’yı değerlendirdi

TZOB Genel Başkanı Bayraktar 2016’yı değerlendirdi

-TZOB Genel Başkanı Bayraktar,tarımda 2016’yı değerlendirdi, beklentileri açıkladı… Bayraktar yaptığı değerlendirmede şunları söyledi;


Tarımdaki küçülme, üretimdeki düşüşünden kaynaklanmadı.

Küçülmeninnedeni üretici fiyatlarının düşmesidir”

-“Tahılhariç, hem bitkisel üretim de hem hayvansal üretimdeki artış

devametti”

-“Üreticifiyatları düşünce, toplam tarımsal hasıla da reel olarak azaldı”

-“Üreticide1 lira olan ürün, markette 5 liraya satılmaktadır. Mevcut

durumdanhem çiftçimiz hem de tüketicimiz mağdur olmuş, aracılar

kazanmıştır.Bu düzen değişmelidir”

-“Üreticinin1 liraya ürettiği malı tüketici 5 liraya yiyor. Arada müthiş bir

makasvar. Burada kazanan üretici de değil tüketici de değil”

-“Buyapı düzelene kadar, Toprak Mahsulleri Ofisi garantörlüğünde

üreticibirlikleri devreye girmeli, alım yapmalı, piyasayı düzenlemelidir.

Ofis,kiraladığı veya inşa ettiği depoları üretici birliklerine tahsis

etmelidir”

-“Üreticiyitarlada tutmak istiyorsak bu sorunu çözmeliyiz. Bunun

başkayolu yoktur”

-“2017 yılında mazot fiyatlarının yarısınındevlet tarafından karşılanacak

olması çiftçimiz lehine fevkalade önemli birgelişmedir”

-“Birimfiyatın düşürülmesi bakımından; elektrikte uygulanmakta olan

payve fonlar ile yüzde 18 KDV, tarımda kullanılan elektrikte, gübrede

olduğukaldırılmalıdır. Hayvancılık işletmelerimizin indirimli tarifeden

elektrikalmaları sağlanmalıdır”

-“Sulamadakullanılan elektrik fiyatları çok pahalı. Muhakkak surette

aşağıçekilmelidir”

-“Borçlarınertelenmesine ilişkin kararnameden üreticilerimizin önemli

birkısmı faydalanamamıştır”

Bu açıdan, 184 tane ovanın SİT alanıolarak ilan edileceğinin

açıklanması çok önemli, hayati bir olaydır.Bunu destekliyoruz.

Bakanlar Kurulu’ndan kısa bir sürede çıkacağınıümit ediyoruz”

Üreticilerinyem giderlerinin fiyatları zamlanırken, tüketici

enflasyonu,marketteki süt ve süt ürünleri fiyatları artarken çiğ süt

fiyatlarınınbu seviyelerde kalması, kabul edilebilir bir durum değildir”

-“(Sertifikalıolmayan yerli tohuma destek verilmeyeceğinin açıklanması)

bubir tartışma konusu. Halkımızın bir kısmı sertifikasız yerli tohum

kullanmaktanyana. Yabancı menşeli hibrit tohumları kullanmak

istemiyor.Acaba neden? Bunu araştırmak, masaya yatırmak lazım”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2015yılında yüzde 9,1 büyüyen tarım sektörünün, 2016 yılının Ocak-Eylül dönemindeyüzde 6,2 küçüldüğünü bildirerek, “tarımdaki küçülme, üretimdekidüşüşünden kaynaklanmadı. Tahıl hariç, hem bitkisel üretim de hem hayvansalüretimdeki artış devam etti. Küçülmenin nedeni üretici fiyatlarının düşmesidir”dedi.

Bayraktar, BirlikMerkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, tarımda 2016 yılını değerlendirdi,2017 yılından beklentilere yer verdi. Bilindiği gibi stratejik sektörlerin enbaşında gelen tarımın, tarih boyunca insanoğlu için her zaman hayatiyetinikoruduğunu belirten Bayraktar, insanın en temel ihtiyacı olan besine ulaşmanınson yıllarda gittikçe daha pahalı ve zor hale gelmeye başladığınıbildirdi. 

İşte bu ortamda, Türk tarımınında gerçekleştirdiği üretim, sağladığı istihdam, ihracatla ülke ekonomisindekiönemini koruduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:

“2016 Eylül ayı sonu itibarıylason bir yılda tarımın gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payı, 2015’dekigibi yüzde 7,5 düzeyinde gerçekleşti. 2015’te yüzde 9,1 büyüyen tarım sektörü,bu yılın Ocak-Eylül döneminde yüzde 6,2 reel küçülme yaşadı.

Burada dikkat çekici olanküçülmenin kaynağıdır. Tarımdaki küçülmenin temel nedeni, ihracatta yaşanantıkanmalar ve çoğunlukla ihracattan kaynaklı iç piyasada görülen arz-talepdengesizliğinin üretici ürün fiyatlarını düşürmesi olarak görünüyor.

Üretici fiyatları düşünce,toplam tarımsal hasıla da reel olarak azaldı. Küçülme, tarımdaki üretimdüşüşünden kaynaklanmadı. Tahıl hariç, hem bitkisel üretim de hem hayvansalüretimdeki artış devam etti. Yaş çay dahil 113,7 milyon ton olan toplam bitkiselüretim miktarı, 2016 yılında yüzde 1,8 artarak 115,8 milyon tona çıktı. Üretim, 2016 yılında, tahılda yüzde 8,7 azalırken, meyvelerdeyüzde 6,8, sebzelerde yüzde 2,4, tahıl hariç diğer bitkisel ürünlerde yüzde13,1 arttı.

2016yılında, 2015 yılına göre, tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin üretim miktarı65,1 milyon tondan 65,2 milyon tona yükseldi. Bu grup içinde yer alan tahılüretimi ise 38,6 milyon tondan 35,3 milyon tona geriledi. Tahıl, meyve, sebzedışındaki diğer bitkisel ürünlerde üretim, 26,4 milyon tondan 29,9 milyon tonaçıktı.

Meyveüretimi 17,8 milyon tondan 19 milyon tona, sebze üretimi 29,6 milyon tondan30,3 milyon tona yükseldi. Sebze üretimi ilk kez 30 milyon tonu geçti; hemsebzede hem de meyve üretiminde rekor kırıldı.

TÜİK’in verilerine göre, ülkemizde, büyükbaşve küçükbaş hayvan sayısı 2016 yılında, 2015 yılına göre artmıştır. 2015’de 14milyon 128 bin olan büyükbaş hayvan sayısı, 2016’da ise 14 milyon 324 bin başaçıkmıştır. Yine 2015 yılında 41 milyon 924 bin olan küçükbaş hayvan sayısı2016’da 44 milyon 34 bin başa yükselmiştir. Hayvancılıkta da üretim artışıözellikle süt, kırmızı et ve yumurtada sürdü. Sanayiye aktarılan süt miktarı2016 yılı Ocak-Ekim döneminde 7,5 milyon tondan 7,8 milyon tona çıktı.

Aynıdönemde yumurta üretimi 13,9 milyar adetten 14,9 milyar adede yükseldi. Yine2016 Ocak-Ekim döneminde, tavuk eti üretimi 1 milyon 598 bin tondan 1 milyon567 bin tona indi. 2016 Ocak-Eylül döneminde kırmızı et üretimi ise 853 bintondan 902 bin tona yükseldi. Görüldüğü gibi miktar olarak üretimde birgerileme olmadı. Buna karşın, üretici fiyatlarındaki düşüş nedeniyle tarımınmilli gelire katkısında azalma ve tarımda bir küçülme yaşandı. Nitekim geneltüketici enflasyonunun 2016 Kasım ayı itibarıyla yıllık yüzde 7, Aralık ayıitibarıyla yıllık yüzde 8,53 olduğu bir ortamda tarımda üretici enflasyonu sıfırınaltına indi. Tarımdaüretici fiyatları, 2016 Kasım ayında yüzde 1,85, Kasım ayı itibarıyla yıllıkbazda yüzde 0,82 geriledi. Bu durum doğrudan tarımdaki hasılaya da yansıdı.”

 

-“Üretici-market fiyat farkıkapatılamadı, zincir kırılamadı”-

 

2016yılı Aralık ayı sonunda, 2015 yılı Aralık ayı sonuna göre üreticide 34 ürünün16’sında fiyat artışı, 18’inde ise fiyat düşüşü, marketlerde 38 ürünün 24’ündefiyatlarda artma, 14’ünde azalma olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devametti:

“Çiftçimizinürettiği ürünlerin yarıdan fazlasının fiyatı son bir yılda azaldı. Üreticimizinbin bir emekle ürettiği ürünlerin, genel tüketici enflasyonundan az artması,hatta bir önceki seneye göre gerilemesi, çiftçimizi olağanüstü zor durumdabırakmaktadır. Ayrıca üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkı bir türlükapatılamamaktadır. Aradaki zincir bir türlü kırılamamıştır.

En son 2016 yılı Aralık ayında, üretici vemarket arasındaki fiyat farkı, kuru kayısıda yüzde 398, portakalda yüzde 357,elmada yüzde 304, kuru soğanda yüzde 262, sütte yüzde 243, marulda yüzde 242,kuru üzümde yüzde 240, kuru incirde yüzde 219, mandalinada yüzde 212 vemaydanozda yüzde 209 oldu.

Aralık ayında kuru kayısı 5 kat, portakal4,6 kat, elma 4 kat, kuru soğan 3,6 kat, süt, marul ve kuru üzüm 3,4 kat, kuruincir 3,2 kat, mandalina ve maydanoz ise 3,1 kat fazlaya tüketiciye satıldı.

Bugün üreticide 6 lira olan kuru kayısımarkette 29 lira 90 kuruş, 52 kuruş olan portakal 2 lira 35 kuruş, 67 kuruşolan elma 2 lira 70 kuruş, 33 kuruş olan kuru soğan 1 lira 18 kuruş, 1 lira 4kuruş olan süt 3 lira 57 kuruş, 76 kuruş olan marul 2 lira 60 kuruş, 3 lira 70kuruş olan kuru üzüm 12 lira 58 kuruş, 6 lira 50 kuruş olan kuru incir 20 lira72 kuruş, 72 kuruş olan mandalina 2 lira 23 kuruş, 33 kuruş olan maydanoz 1lira 2 kuruştur.

Bunun uzun süredevam etmesi halinde çiftçimizin üretimden kopmasına neden olacağı açıktır.Çiftçi de istikrarlı bir gelir elde etmeli, tüketici de makul fiyatlarla ürüntüketebilmelidir. Görünen o ki 2016 yılında da tüketicimiz, üreticifiyatlarının çok üzerinde bir bedelle ürün alabilmiş, istediği miktarda ürüntüketememiştir. Mevcut durumdan hem çiftçimiz hem de tüketicimiz mağdur olmuş,aracılar kazanmıştır. Bu düzen değişmelidir.

Bu çerçevede Gıda ve Tarımsal ÜrünPiyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi’nin yapacağı çalışmalarıönemsiyoruz. Bu komite etkin olarak çalışırsa, tarladan markete olan zincirkırılır, hem üreticinin hem de tüketicinin mağduriyeti önlenir.”

-“Tarım, işsizliği 2,4 puan düşürerek yüzde 11,3’eçekti”-

Tarım sektörü,toplam istihdam içindeki önemini koruduğunu, tarımsal istihdamın, 2015 yılındayüzde 20,6 ve 2016 yılının Eylül ayında yüzde 20,5 olarak gerçekleştiğinibelirten Bayraktar, “yine de 2016 yılının Eylül ayında her şeye rağmen tarım, 5 milyon 657 bin kişiye istihdam sağlamıştır. Tarım, işsizliği2,4 puan düşürerek yüzde 13,7’den yüzde 11,3’e çekmiştir. Unutulmamalıdırki istihdamdaki ağırlığını hala koruyan tarım sektörü, mevsim şartlarına göre,4,5-6 milyon arasında değişen çalışanla, Ocak, Şubat, Mart ayları hariç her ayimalat sektöründen daha fazla istihdama ulaşmaktadır” dedi.

-“Beklentimiz Rusyaambargosunun tüm ürünlerde kaldırılmasıdır”-

2014 yılında 18, 2015 yılında 16,8 milyardolarlık bir gıda tarım ihracatına imkan tanıyan, yılda ortalama 5,5milyar dolar dış ticaret fazlası veren tarım sektörünün, Rusyaambargosundan ve komşu ülkeler Irak ve Suriye’deki iç karışıklıklardan çoketkilendiğini bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:

“Ocak-Kasım döneminde, yaş sebze meyveihracatında en önemli pazar olan Rusya’ya ihracat yüzde 66,5 azalarak 737,8milyon dolardan 247 milyon dolara indi.  Yaş sebze ve meyvede kayıp 490,8 milyon dolar olmuştur.

Her ne kadarRusya’nın mandalina, portakal, kayısı, şeftali ve erikte ambargoyu kaldırmasıbizleri memnun etse de üzüm, domates, elma, lahana, brokoli, salatalık, armut,çilek, soğan, karanfil, tavuk ve hindi etinde yasak devam etmektedir.

Beklentimizuygulanan ambargonun tüm ürünlerde kaldırılmasıdır. 

Kanatlısektöründe en önemli pazar olan Irak’ta yaşananlar da bu alandaki ihracatısıkıntıya soktu.

Sonuçta,2016 yılının Ocak-Kasım döneminde, ihracat yüzde 3,6 gerilemeyle 15 milyar 156milyon dolardan 14 milyar 607 milyon dolara, ithalat ise yüzde 1,5 azalmayla 10milyar 160 milyon dolardan 10 milyar 3 milyon dolara indi.

Görüldüğügibi tarım ve gıda geçen yılın Ocak-Kasım dönemine göre 392 milyon dolar azalsada 4 milyar 604 milyon dolarlık dış ticaret fazlası vermeye, ekonomiye katkıyapmaya devam etti.”

 

-Mazot, gübre, tohum, ilaç, elektrik-

 

Mazot,gübre, tohum, ilaç, elektrik gibi girdilerin tarımın önemli maliyet unsurlarıolduğuna dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:

“Üretimmaliyetlerinin azaltılması, girdi fiyatlarının makul düzeylere çekilmesigerekmektedir. Yem ve gübrede 2016 yılında KDV’nin sıfırlanması çiftçimizaçısından memnuniyet verici bir gelişme olmuştur.

Henüz rakamlarkesinleşmese de 2015 yılında 9 milyar 971 milyon lira olan tarımsal destekbütçesi, 2016 yılında yüzde 16,8 artarak, 11 milyar 644 milyon liraya çıktı. Burakam, 2017 bütçesinde tarıma ayrılan kaynak, yüzde 10,25 artarak 12 milyar 838milyon liraya yükseldi. Girdi destekleri içinde en önemli payı mazot, gübredestekleri alıyor. Gübre desteği ise 2015’de 819 milyon, 2016’da ise 885 milyonlira, mazot desteği 2015’de 683 milyon, 2016’da 694 milyon lira oldu.

-Gübre-

Gübre kullanımıfiyata göre değişiklik göstermektedir. 2015 yılında 5,5 milyon ton olan gübretüketiminin 2016’de gübre fiyatlarının azalması sebebiyle bunun üzerindeolacağı tahmin edilmektedir. Önemli bir tarımsal girdi olan gübrede, 2016yılında fiyatlar, 2015 yılına göre yüzde 17,5 ile yüzde 23,9 arasında geriledi.Gübre fiyatlarında en fazla azalış yüzde 23,9 ile üre gübresinde gerçekleşti.Uluslararası gübre fiyatları, 2013 yılından itibaren gerilemeye başlamış, fiyatdüşüşü 2016’ya kadar sürmüştür. Ülkemizde de dünyada yaşanan bu gelişmeler veyüzde 18 olan KDV’nin sıfırlanması gübre fiyatlarının düşmesine neden olmuştur.Bu üreticimiz açısından son derece olumlu bir karardır. Yalnız 2016’nın sonaylarında fiyatlar, döviz kurlarının artışının yanı sıra dünya fiyatlarının daartması nedeniyle yükselme trendine girmiştir.

-Mazot-

Diğer önemli girdimazottur. Döviz kurlarındaki artış, mazot fiyatlarını yükseltmiştir. Mazotfiyatları, 2016 yılında yüzde 31,6 artarak 3 lira 51 kuruştan 4 lira 62 kuruşaçıkmıştır. Bilindiği üzere mazot bedelinin yaklaşık yüzde 42’sini özel tüketimvergisi (ÖTV) oluşturmaktadır. Buna ilaveten mazotta yüzde 18 katma değervergisi (KDV) yükü vardır. 2017 yılındamazot fiyatlarının yarısının devlet tarafından karşılanacak olması çiftçimizlehine fevkalade önemli bir gelişmedir. Karar, çiftçimiz için oldukçamemnuniyet vericidir. Hükümetimizin, bu kararıyla son derece isabetlibir uygulamayı başlatacak olması sevindirici bir gelişmedir. Bu durum, üretimeolumlu yansıyacaktır.

-Elektrik-

Sulama, seracılıkve hayvancılığın gelişmesiyle tarımda elektrik kullanımı artmıştır. 2015yılında tarımsal sulama abone grubundan elektrik alan üretici bir kilovatsaat(kWh) elektrik enerjisi için yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18KDV dahil 33,15 kuruş ödüyordu. Üreticinin 2016 yılında birim fiyat içinödediği tutar, bir önceki yıla göre yüzde 7,5 artışla 2016 yılında 35,63 kuruşolmuştur.

2015 yılı sonunda Enerji Piyasası DüzenlemeKurumu tarafından alınan kararla birlikte seralar tarımsal sulama abone grubunadahil edilmiştir. Ancak, hayvancılık işletmelerine tarımsal üretimfaaliyetlerinin yapıldığı yerler olmasına karşın en yüksek tarife olanticarethane abone grubundan elektrik verilmektedir. Hayvansal üretimde elektrikfiyatı kilovatsaatte (kWh) 40,51 kuruştur. Üreticilerimizi yakındanilgilendiren bir diğer husus da elektrik borcu bulunan üreticilerimizindesteklerine konan blokelerdir. Elektrik şirketlerinin alacağı üreticiyeödenecek olan desteklerden kesilmektedir.

Ülkemizde son 10 yılda sertifikalı tohumüretimimiz yüzde 142 oranında artarak 2015 yılında 896 bin tona ulaşmıştır. Budurum ülkemizde kaliteli ve verimi yüksek sertifikalı tohumluklarınkullanımının her geçen gün ülkemizde yaygınlaştığını göstermektedir. TÜİK verilerinegöre, 2015 yılında 26 bin ton olan tohum ihracatı, 2016 yılının Ocak-Kasımdöneminde 51 bin tona çıkmıştır. Tohum ithalatı ise 2015 yılında 56 bin toniken 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde 45 bin ton olmuştur.

Ülkemiz tohum ithalatına 2015 yılındayaklaşık 196 milyon dolar, 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ise 178,8 milyondolar ödenmiştir. İhracat, 2015 yılında, 102 milyon dolar, 2016 yılınOcak-Kasım döneminde 132,5 milyon dolar olmuştur.”

-Kredi-

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu(BDDK) verilerine göre, 2016 Eylül ayı itibarıyla, tarım ve balıkçılıksektörüne kullandırılan 58,9 milyar lira olan nakdi kredi miktarının, geçenyılın aynı ayına göre, yüzde 16,3 artışla 68,5 milyar liraya ulaştığına dikkatiçeken Bayraktar, “68,5 milyar liralık kredinin, 48,0 milyar lirası kamubankaları tarafından, 8,6 milyar lirası yerli özel bankalar, 11,9 milyar lirasıise yabancı bankalar tarafından kullandırıldı. Tarım Kredi Kooperatiflerininkullandırdığı kredi miktarı ise 2016 yılı Haziran ayı itibariyle yaklaşık 7milyar liraya ulaştı. 2016 yılında tarım ve balıkçılık sektörüne verilen toplam68 milyar 549 milyon liralık kredinin, 20 milyar 492 milyon lirası, bir diğerifadeyle yüzde 30’u yerli özel ve yabancı bankalar tarafındankullandırılmıştır” dedi.

-2017yılı beklentileri-

Bayraktar, basın toplantısında, üreticinin,çiftçinin 2017 yılı beklentilerine de yer verdi. Üreticinin en önemlisorunlarından birinin fiyat ve gelir istikrarsızlığı olduğunu belirtenBayraktar, şunları söyledi:

“Ekonomik örgütlenme güçlü olmayınca tarımdaüretim planlaması yapılamamakta, pazarlama sorunları çözülememekte, üreticifiyatlarında fiyat ve dolayısıyla üreticide gelir istikrarı sağlanamamaktadır.

Bu örgütler, gelişmiş ülkelerde örneklerinigördüğümüz gibi planlı ve talebe uygun üretim yapılmasını sağlamalı, soğuk havazinciriyle ürünü korumalı, lisanslı depolarda ürünü depolamalı, piyasaihtiyacına göre ürün sunmalı, böylece aşırı fiyat dalgalanmalarının ve talebinüzerinde üretim yapılmasının önüne geçmelidir.

Bütün bunlar yapılamadığı için, çiftçimizekeceği ürün hakkında doğru karar verememektedir. Bir sene bir ürün para edinceo ürüne yönelen çiftçimiz, talebin üzerinde üretim nedeniyle fiyatlar düşünce oüründen kaçmakta, başka ürüne yönelmektedir. Çiftçimizin üretimden kaçtığıüründe üretim azalınca bu kez fiyatlar yükselmektedir. Bu kısır döngüyüçiftçimiz kıramamaktadır.

Ayrıca, örgütlenme yetersizliği nedeniyle,üretici ile tüketici arasında, tarla ile market arasında büyük fiyatfarklılıkları oluşmakta, belirttiğimiz gibi tarladan markete ürün fiyatları 5-6kata kadar artmaktadır.

-“İşinmali büyüklüğü üretici birliklerinin gücünü aşmaktadır”-

İşin mali büyüklüğü üretici birlikleriningücünü de aşmaktadır.

Bu yapı düzelene kadar, Toprak MahsulleriOfisi garantörlüğünde üretici birlikleri devreye girmeli, alım yapmalı,piyasayı düzenlemelidir. Ofis, kiraladığı veya inşa ettiği depoları üreticibirliklerine tahsis etmelidir.

Üreticiyi tarlada tutmak istiyorsak busorunu çözmeliyiz. Bunun başka yolu yoktur.

Hükümetimizin başlatacağı havza bazlı üretimmodeli de planlı üretimin ilk adımı olacaktır. Planlı bir üretim yapıldığında,üretici gelir, ürünler fiyat istikrarına kavuşacaktır.

Gübre kullanımınınsürdürülebilirliği için gübre fiyatlarının makul seviyelerde olmasıgerekmektedir. Fiyatlarındaki yüksek artış, gübre kullanımının azalmasına vedolayısıyla verimin düşmesine neden olmaktadır.

-Elektrik borçlarının desteklerden kesilmesiyleilgili

uygulama kaldırılmalıdır-

Birim fiyatın düşürülmesi bakımından;elektrikte uygulanmakta olan pay ve fonlar ile yüzde 18 KDV, tarımda kullanılanelektrikte gübrede olduğu kaldırılmalıdır.

Hayvancılık işletmelerimizin indirimlitarifeden elektrik almaları sağlanmalıdır.

Elektrik borçlarının desteklerdenkesilmesiyle ilgili uygulama kaldırılmalıdır.

Özellikle sertifikalı tohumluğun zamanındave uygun bir fiyatla çiftçimize ulaştırılması tarımsal üretimin artırılmasıaçısından önemlidir. İthalat değerinde en çok paya sahip olan sebze tohumluğubaşta olmak üzere tohumlukta dışa bağımlılık azaltılmalı, yeni çeşitgeliştirmek için Ar-Ge çalışmalarına hız verilmelidir. Sebze tohumluk vefidelerinde uygulanmakta olan KDV de diğer tohumluklarda olduğu gibi yüzde 1’eindirilmelidir.

Son yıllarda çiftçilerimiz sürekliafetlerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Afetler nedeniyle yeterli geliri eldeedemeyen çiftçilerimiz, kullanmış olduğu kredilerin geri ödemelerini deyapamamıştır.”

 

-Borçlanınertelenmesine ilişkin kararname-

 

Bayraktar, üretimin devamı içinTürkiye genelinde 1 Ocak 2016-31 Aralık 2016 tarihleri arasında meydana gelentabii afetlerde ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri ve seralarıen az yüzde 30 oranında zarar gören Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlıüreticilerin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizlikredi kapsamındaki borçlarının yüzde 3 faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle 1 yılertelendiğini, borçların ertelenmesine ilişkin kararnameden üreticilerin önemlibir kısmının faydalanamadığını bildirdi.

Ertelemenin Ziraat Bankası ve TarımKredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan düşük faizli krediler içingeçerli olduğuna dikkati çeken Bayraktar; “Ziraat Bankası’ndan ve Tarım KrediKooperatiflerinden kredi alan ancak ürünlerini tarım sigortası yaptıramadığıiçin düşük faizli kredi kullanamayan üreticilerimiz ile 2016 yılında diğerbankalardan kredi kullanan üreticilerimiz erteleme kararındanyararlanamamıştır” dedi.

 

-Buğdaydakuraklık verim sigortası-

 

Tarım sigortalarında sigorta yaptıranüretici sayısı artmakla birlikte henüz istenilen düzeye gelinemediğine dikkatiçeken Bayraktar, şöyle konuştu:

“Ülkemizde Çiftçi Kayıt Sistemi’nekayıtlı toplam alan dikkate alındığında sigortalanma oranı hala yüzde 13’dür.2017 yılında, 81 ilin tamamında kuru tarım alanlarında ekili buğday ürünününkuraklık verim sigortası kapsamına alınacak olması önemli bir karardır. Bugünekadar tarım sigortalarında kuraklık gibi ülkemiz ve çiftçimiz için çok önemliriskin kapsamda olmaması büyük bir sorundu. Bu eksiklik, Birliğimizin degirişimleriyle giderildi. Buğday ürününde uygulanacak ilçebazlı kuraklık verim sigortasının prim tutarının yüzde 60’ını devlet ödeyecek.Kuraklık sigortası kapsamında belirtilen riskler nedeniyle yüzde 30 ve üzerindezarar gören çiftçilerimiz tazminat alacaklar.

Büyükbaş ve küçükbaş hayvan hırsızlığı, açıkve yarı açık sistemde yetiştirilen kümes hayvanları ölümleri sigorta kapsamınaalındı.

Meyve ağaçları ve asmaların kendileri vefidanları, kirazda yağmur riski de sigorta kapsamına girdi.

Devlet destekli tarım sigortasının kapsamıgenişletilirken prim miktarları çiftçinin ödeyeceği düzeyde tutulmalıdır.

Tarımın önemli yapısal sorunlarındanbiri de tarım arazilerimizin, miras hukukundan kaynaklanan olumsuzluklarnedeniyle, çok parçalı ve dağınık yapısıdır. Bizim de sonuna kadardesteklediğimiz Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu yürürlüktedir. Buradabir an önce uygulama hızlandırılmalıdır.

Bundan sonra arazilerini büyütmekisteyen ehil mirasçılara faizsiz kredi desteği uygulaması başlatılmalı, yinearazilerini birleştirmek suretiyle işletmelerini büyütmek isteyen çiftçilerimizdesteklenmelidir.

 

-Verimlitarım arazilerinin korunması-

 

Verimli tarım arazilerinin korunmasıçok önemlidir. Ülke olarak tarım arazilerimizi iyi koruduğumuzu söyleyemeyiz.1990 yılından bu yana 4 milyon hektarın üzerinde tarım alanı kaybettik. Budönemde nüfusumuz Yunanistan’ın iki katı, 23 milyon artarken, Yunanistan’ıntarım topraklarının 1,5 katı alan tarım dışına çıkarıldı. Kişi başına tarım alanımız4,9 dekardan 3 dekara indi.

İllerdeToprak Koruma Kurullarının, tarım arazilerini korumada çok iyi görev yaptığınısöylemek mümkün değil. Toprağın esas sahibi olan Ziraat Odaları, bazı yerlerdebu kurullardan çıkarılmaya çalışılıyor. Mevzuatta bulunan kamu yararı kavramı,arazileri tarım dışına çıkarmada keyfi olarak kullanılabiliyor.

Buaçıdan, 184 tane ovanın SİT alanı olarak ilan edileceğinin açıklanması çokönemli, hayati bir olaydır. Bunu destekliyoruz. Bakanlar Kurulu’ndan kısa birsürede çıkacağını ümit ediyoruz. Tarım topraklarını korumanın başka yolu dayok.

Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığımızınyılda 1 milyon hektar toplulaştırma hedefini memnuniyetle karşılıyoruz. Buçalışmalar hızla tamamlanmalı, en kısa zamanda kalan 9 milyon hektar alandakitoplulaştırma çalışmaları bitirilmelidir.”

 

-Sulama-

 

Bu çalışmaların tamamlanmasının sulamayatırımlarının da maliyetini azaltacağını vurgulayan Bayraktar, “Ülkemizde 8,5milyon hektar teknik ve ekonomik olarak sulanabilecek tarım arazilerimizinhalen 2,23 milyon hektarını gerekli sulama altyapı yatırımları tamamlanmadığıiçin sulanamamaktadır. Bu alan, İsrail’den daha büyük bir alana karşılıkgelmektedir. GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama yatırımlarını da içerenprojelerinin bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Ülkemiz, sulamayatırımlarını tamamlayamadığı için 4,1 milyon hektarın üzerinde, Hollanda kadarbir alanı nadasa bırakmak zorunda kalmaktadır. Ayrıca önemli su kayıplarınaneden olan ekonomik ömrünü tamamlamış sulama yatırımları acilen yenilenmeli,yüzde 60’lara varan oranlarda tasarruf sağlayan basınçlı sulama sistemleriyaygınlaştırılmalıdır” dedi.

-Hayvancılık-

Hayvancılıkta et ithalatının ülkeye birfayda sağlamadığının görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:

“Üreticimiz, devletin vereceği desteklerleve gümrük vergilerindeki koruyucu önlemlerle birlikte halkımızın ihtiyacınırahatlıkla karşılayabilir. Üretim artışı da bu görüşü desteklemektedir.

Ette fiyatların düşmesi, besi hayvanı ve yemmaliyetlerine bağlıdır. Maliyetler düşerse et fiyatı da ucuzlar.

Yemde KDV’nin 2016 yılında sıfırlanmasıyerinde bir karar olmuştur.

Ülke içi üretim teşviklerine devam ederekbesilik dana da dahil her türlü ithalat en kısa zamanda tamamıyla ülkegündeminden çıkarılmalıdır.

Çiğ süt tavsiyefiyatı, 2,5 yıl aranın ardından sadece 6 kuruş artışla 1 lira 21 kuruş olarakilan edilmiştir. Bilindiği üzere 1 lira 15 kuruşluk brüt tavsiye fiyatı bilebirçok yerde uygulanmamış, 1 liranın altında fiyatla süt satılmıştır.Üreticilerin yem giderlerinin fiyatları zamlanırken, tüketici enflasyonu,marketteki süt ve süt ürünleri fiyatları artarken çiğ süt fiyatlarının buseviyelerde kalması, kabul edilebilir bir durum değildir.

Bunun yanı sıra,bazı firmaların çeşitli gerekçelerle 3-4 aydır üreticilerin süt bedelleriniödememesi önemli bir sorundur.

Kuruluşuna büyük destek verdiğimiz Et ve SütKurumu’nun güçlendirilmesi, ana statüsünde yapılan değişiklikler çerçevesindekendisine verilen görevleri gerekli kaynaklar ayrılarak yerine getirmesisağlanmalıdır.

Hükümetimizin son yıllarda uygulamış olduğuokul çağındaki çocuklara 200 mililitre süt dağıtımı başarılı bir şekildeyürütülmektedir. Okul çağındaki çocuklara, 2016 yılında olduğu gibi 2017yılında da kuru üzüm dağıtımı kararı alınması da önemlidir. TZOB olarak, buprogramları çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımları destekliyoruz.

Bu programlar, her iki sömestri dekapsayacak şekilde genişletilmeli, peynir, yoğurt gibi süt ürünleriyleçeşitlendirilmelidir.

Kırmızı et ihtiyacının karşılanması için küçükbaşhayvancılığı da ağırlık verilmelidir. Hükümetimizin son zamanlarda küçükbaşhayvancılığa verdiği destekleri çok olumlu buluyor ve önemsiyoruz. Desteklerinartarak devam etmesini bekliyoruz.

Kanatlı sektördeülke içi tüketim belli noktalara ulaşmıştır. Sektörün kapasitesi ülkeihtiyacının çok üzerindedir. Sektörün asıl sorunu ihracatta yaşanantıkanmalardır. Yeni bir ihracat stratejisi belirlenmeli, başta Ortadoğu olmaküzere yakın pazarlara yoğunlaşılmalı, mevcut pazarlarda pazar payını artırıcı tedbirleralınmalıdır. İhracat destekleri artırılmalıdır.

Üreticiyi yemde dışa bağımlılıktankurtaracak, ucuza yem teminini sağlayacak destekler hayata geçirilmelidir.”

Ülke için 2016 yılının çok zor bir yılolduğunu, 15 Temmuz sürecinin yaşandığını ve milli bir karşı koyuşla bubadirenin atlatıldığını belirten Bayraktar, “hem ülke içinde hem ülke dışındaterör mücadelesi yürütüyoruz. Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Şunu daunutmayalım, milletçe el ele omuz omuza verirsek, birlik ve beraberliğimizikorursak, ülke olarak çözemeyeceğiz hiçbir sorunumuz yoktur. Böyle hareketettiğimiz takdirde, 2017 yılı çok daha iyi bir yıl olacaktır. Buna yürekteninanıyorum” dedi.

-Sorular-

Bayraktar, bir basın mensubunun “çiftçileresorunlarını nedenleriyle açıkladınız. Çiftçilere ne önerirsiniz? Ne yapmalarıgerekiyor?” şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:

“Çok önemsediğimiz bir konu var. Siz ne yaparsanız yapın. Hangi desteğiverirseniz verin çiftçiyi enforme edemezseniz, bilgiyle kavuşturamazsanız sonuçalmanız mümkün değildir. Zaman zaman Ziraat Odaları olarak, ilgili bakanlıklarve değişik kuruluşlarla çiftçi eğitimleri yapıyoruz ve bu verdiğimiz eğitimlereçiftçimizin daha fazla önem vermesini istiyoruz. Bu eğitimlere katılım çokönemlidir. Çiftçimizi eğitimle buluşturamazsak, üretim ve verimlilikrakamlarını arzu ettiğimiz standarda dünya standartlarına ulaştırma şansımızyoktur.

Örgütlenme çok önemlidir. Biz anayasalmeslek kuruluşuyuz. Ekonomik örgüt değiliz. Ekonomik örgütlerin idari ve maliyönden güçlenmesi ve fonksiyonel hale gelmesi çok önemlidir. Bununla alakalı dabir takım tedbirlerin alınması gerektiğini ifade ettik. TMO garantörlüğünde birtakım desteklere, kredilere ihtiyacı var. Zannediyorum bakanlık da bu manadabir çalışma yapıyor. Mali yönden desteklendiğinde, üretici birlikleri alanagirdiğinde piyasaya istikrar gelecek. Ama burada üreticimizin örgütlerine birazdaha sahip çıkması lazım. Örgütlerinin arkasında olması lazım. Örgütler desteklendiğindedaha fazla hizmet verecektir.”

-Sertifikasızyerli tohum kullanan üreticiye destek verilmemesi-

TZOB Genel Başkanı, “Tarım Bakanınınsertifikalı tohumla ilgili olarak bir açıklaması oldu. ‘Yeni yıldan itibarenkullanmayana destek verilmeyecek’ dedi. Bununla ilgili olarak bakanlıklagörüşmeleriniz oldu mu? Yani destek verilmeyecek derken çiftçi aldığı bütündesteklemelerden mi faydalanamayacak? Yoksa tohumu kullanana ekstra bir teşvikmi geliyor?” şeklindeki soru üzerine şunları söyledi:

“Sertifikalı tohum kullanımını teşvik etmeküzere sertifikasız yerli tohum kullanan üreticiye destek vermeyeceğini ifadeetti. Gayet açık ve net. Ama bu bir tartışma konusu. Halkımızın bir kısmısertifikasız yerli tohum kullanmaktan yana. Yabancı menşeli hibrit tohumlarıkullanmak istemiyor. Acaba neden? Mesela çok enteresan bir şey söyleyeyim, songünlerde zaman zaman sosyal medyada da paylaşıyorsunuz. Basında da yer alıyor.Sertifikasız yerli tohumdan üretilen buğdaydan yapılan ekmekler kapış kapışgidiyor. Mesela Kastamonu’da siyez buğdayı var. Yerli bir buğday çeşididir bu.Hatta bunu ekşi maya ile mayalıyorlar, gluten seviyesini de aşağıya çekiyorlar.Sağlık açısından biliyorsunuz gluten alerjisi gibi problemler yaratıyor. Şimdiinsanlar arasa da yerli çeşit buğdayı da bulamıyor. Bunu bir araştırmak lazım.Halkımızın bir kısmı acaba niçin yerli buğdayı tercih ediyor. Bu konudabakanlığımızın bir çalışma yapması lazım. Yani niye kullandığına dairhalkımızın da bu görüşü alınmalı. İlgili kurum ve kuruluşlarında görüşüalınmalı, masaya yatırılmalıdır.”

“Yerli tohum yok olacak konusunda endişelerve tartışmalar var” hatırlatması üzerine ve “şunu mu anlamamız gerekiyor.Hükümet yerli tohuma teşvik için açıklamalar yapıyor ancak yerli tohum stoğundamı bir sorun var? Bakanlıktan bu konuyla ilgili bir davet çağrı aldınız mı”soruları üzerine Bayraktar, “yerli tohum zaten yok oluyor. Sertifikalıysa yokolmaz. Halkımız bu yerli tohumlara bu kadar rağbet ediyorsa burada yerlitohumların ıslahına da biraz önem vermemiz gerekiyor. Yerli tohumları birazdaha geliştirmemiz lazım. Tohumda verimlilik rakamlarını biraz daha yukarıyaçıkarmak için ıslah çalışmaları önemli. Buna biraz daha önem vermemiz lazım. Bukonu tartışmaya açılmalı, tarafların görüşleri alınmalı ondan sonra bir sonucavarılmalı diye düşünüyorum.

Yerli tohum kullanan üreticilerimiz var.Değişik ürünlerde sertifikasız olarak kullanıyorlar. ‘Sertifikası olmayanlaradestek vermeyeceğim’ diyor. Yani stokla ilgisi yok. ‘Sertifikasız tohuma destekvermeyeceğim’ diyor.

Bu konuda bir görüşme yapmadık ama görüşmeyide düşünüyorum. Açıklama da zaten yeni tartışma konusu oldu. Ama bizden henüzbir görüş alınmadı.”

-MilliTarım Projesi-

Bayraktar, “hükümetin özellikle Milli TarımProjesi ile yaptığı açıklamada üretimi artırmak noktasında yapılan teşvikçalışmalarının geri dönüşlerini almaya başladınız mı? Gerek Sayın Cumhurbaşkanıgerek Başbakan üretim artmadan ülkenin ileriye gidemeyeceğini, özellikle detarımın geliştirilmesi için Milli Tarım Projesinin ortaya konulduğunu,havzaların belirleneceği, tarım desteklerinin artırılacağı söylendi. Ancak buaçıklanan projeler sektöre talebi artırdı mı?” sorusu üzerine şunları söyledi:

“Üretim alanında çiftçilerimizin maliyetiçok yüksektir. Maliyeti aşağı çekmeden bizim üretimi artırmamız mümkündeğildir. Üreticinin 1 liraya ürettiği malı tüketici 5 liraya yiyor. Aradamüthiş bir makas var. Burada kazanan üretici de değil tüketici de değil. Busisteme de son vermediğimiz takdirde tabii üreticiyi de memnun etmemiz mümkündeğil.

En son Mersin’de ve Tarsus’ta büyük birdoğal afet yaşadık. Zaman zaman bunu Türkiye’nin her tarafında yaşıyoruz. Bu databii üreticimize fevkalade zararlar veriyor. TARSİM kapsamına giren üreticisayısı da yüzde 13. Orada bir mesafe alamadık. Üreticilerimizi TARSİM’e yeterlimiktarda koyabilseydik, hiç olmazsa zararlarının önemli bir kısmını tazminimkanına sahip olurlardı. Böyle bir şeyde yok. Sadece bir enstrüman kalıyorüreticiyi rahatlatmak için o da borçların yapılandırılması. Yüzde 30 civarındazarar gören üreticilerimizin de borçları yapılandırılıyor. Bunun için bizim buşartlarda üretim yapan, ki zaman zamanda plansızlıkta olduğu için Havza bazlıdestekleme modeline niye önem verdiğimizi söyledik. Plansız üretim de zamanzaman arzı fazlalaştırıyor. Arz talep dengesizliği de yine üreticimizi fiyatlarnoktasında piyasa istikrarı noktasında zorluyor ve zarar veriyor üreticimize.

-“Tarımküçülme fiyatla ilgili üretimle ilgili değil”-

Zaten dikkat ederseniz tarımda niye küçülmeyaşandı. Fiyattan dolayı, yoksa üretimde bir problem yok. Üretim artışıgörünüyor ama fiyat iyi olmadığı için enflasyon rakamları da onu gösteriyor.Üretici rakamları eksi görünüyor. Fiyat üreticinin lehinde gelişmediği içintarımda küçülme görülüyor. Küçülme fiyatla ilgili üretimle ilgili değil.

Biz üretimi artırmak istiyorsak, tarım çokönemli stratejik bir sektör ve dünyada rekabeti korkunç bir sektör. Bizimdünyada rekabet ettiğimiz iki tane üstünlük var. Biri mutlak üstünlük. Dünyanınverdiği ciddi destekler var. Bunlarla Türkiye destekleri veremediği takdirderekabet edemez. İkincisi mukayeseli üstünlük. Tarımda gelişmiş olan ülkelerinverimlilik rakamları kalite ve standardı yüksek. Bizim bunlarla da rekabetetmemiz gerekiyor. Kaliteyi, verimliliği yukarlara çekmemiz gerekiyor. Bütünbunları yapmamız için muhakkak suretle desteklere ihtiyacımız var. Bizim bunlarolmadan ne üretimi artırmamız mümkün ne de verimliliği artırmamız mümkün.

Bizim de talebimiz üzerine gerçekleştirilengübre ve yemdeki KDV indirimi önemli.  Buolumlu yansıdı. Yansımadı dememiz mümkün değil. 2017 yılında başlayacak olanmazot desteğini de çok önemsiyoruz. Bir an evvel de başlamasını bekliyoruz.Çünkü mazot fiyatları da artmaya başladı. Üreticimizi de zorluyor ama bunundışında bakanlığımızdan bir talebimiz daha var. Sulamada kullanılan elektrikfiyatları çok pahalı. Muhakkak surette aşağı çekilmelidir. 2017 yılı için onuda talep ediyoruz. Üreticimiz cazibe suya kavuşamadığı için yer altı sularınıpompa ile çekiyor, dünya kadar elektrik parası veriyor. Maliyeti anormalyükseliyor. Ve bu maliyetin altından da kalkamıyor. Dolayısıyla elektrikfiyatlarında da bir ucuzlama bekliyoruz. Planlamayla ilgili çalışmalarıönemsiyoruz. Bunlar yapıldığında 2017 yılı daha rahat bir yıl olabilir. Üretimdaha fazla artabilir ve bu sektöre de talep çoğalabilir.”

-Yumurtafiyatları, Suudi Arabistan’a tavuk ihracatı-

Şemsi Bayraktar, “yumurta fiyatları ile debir açıklama alsak sizden. Tane fiyatları 1 liraya yaklaştı. İhracatınözellikle Irak’ta yaşanan kuş gribi noktasında yükseldiği söyleniyor” sorusuüzerinde, “ihracata bağlı olarak biryükseldi. Ama şuan düştü. Yumurta fiyatları zaten uzun zaman aşağıda seyretti.İhracatta zaman zaman meydana gelen taleplerle zaman zaman bazı fiyatlarıyükseltiyor ama şuan makul seviyeye geldi. Tavuk fiyatları şuan iyi değil.İhracatta bir tıkanma var. Tavuk üreticilerimiz de halinden çok memnun değildoğrusu. O ihracatta meydana gelen tıkanmalarında açılması için çalışmalarımızdevam ediyor. Hatta Suudi Arabistan’a biz tavuk yediremiyoruz. Suudi Arabistantavuğu başka ülkeden alıyor bizden almıyor. Hangi teşviki vermemiz gerekiyorsavermemiz lazım. Bizim bu sahaya muhakkak surette açılmamız lazım” dedi.

Bayraktar, “Suudi Arabistan’a neden tavukyediremiyoruz” şeklindeki soru üzerine de “Bizden daha fazla teşvik veriyorlar.Brezilya’dan alıyor başka ülkelerden alıyor. Bu ülkelerin verdiği desteklerfazla olunca rekabet edemiyorsunuz. Bu bölgeye tavuk yediremiyoruz. Bu bölgeyetavuk yedirmemiz lazım” diye konuştu.

Şemsi Bayraktar, “Zam şampiyonu ürünlervardı. Mesela nohut 2016 da bayağı yükselmişti. 2017 de risk gördüğünüz ürünlervar mıdır? Doğal afetler çok etkiliyor ürünlerin fiyatlarını” şeklindeki birsoruyu aşağıdaki gibi yanıtladı:

“Bazı ürünlerde yeterli olmadığımız için ithalatçıyız.Dünya piyasalarına bağlı olarak dünya piyasaları yükseliyorsa siz de yüksekmaliyette ithalat yapıyorsunuz. Bu yüksek maliyetle yaptığınızın ithalatınsonucudur. Ülke olarak bu doğal afetleri yaşayacağız. Doğal afetlerde arzıyavaşlatabilir. Arz yavaşlayınca da bazı ürünlerin fiyatlarında da yükselmelerolabilir. Piyasaya yeterli oranda mal sevk edemezseniz arzı sağlayamazsanızfiyat yükselir. Fiyatların yükselmesi konusunda doğal afetler bir ithalatmaliyetleri iki. Bunlardan dolayı fiyatlarda bir yükselme söz konusu olabilir.Her şeye rağmen bizim bu düzeni değiştirmemiz lazım. Asıl problem burada. Bizbu düzeni değiştirmediğimiz takdirde bizim para kazanamadığımız üretimdentüketici faydalanamayacaktır. Tüketici bunu 2 liraya yesin, 3 liraya yesin niye5 liraya yesin.

Bununla alakalı yapılan çalışmalar var. Bizbuna da katkı sağlıyoruz. İşte bu manda üretici birliklerin fonksiyonel olmasıpiyasaya girmesini önemsiyoruz. Hallerde üretici birliklerine yer verilmesidirek üreticiden tüketiciye satılmasını çok önemsiyoruz Bu ve benzer tedbirleral

Güncelleme Tarihi: 05 Ocak 2017, 12:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER