Madenlerde çalışan işçiler yer altında yaşadıkları zorlukları anlattı!

Dünyanın en zor mesleklerinden birisi kabul edilen madencilik mesleğini sürdüren Salim Uğur Harmancı, geçtiğimiz yıl 4 Aralık'ta madende çalışırken babasını kaybettiğini ve ölüm haberini mesaisi bitip yer üstüne çıktığında öğrendiğini belirterek bu nedenle 4 Aralık Madenciler Gününü kutlayamadığını söyledi.

Madenlerde çalışan işçiler yer altında yaşadıkları zorlukları anlattı!

Yerin metrelerce altında gece-gündüz demeden çalışan madenciler “Burası bizim için diri diri mezara girdiğimiz bir yer. Ama bir o kadar da cennetin kapısı diyebiliriz. Biz burada alın terimizi, haklı kazancımızı ailemize helal ekmek yedirmenin onuru ve gururu ile çalışıyoruz” sözleriyle durumlarını özetliyor. Kent merkezinde faaliyet gösteren, gümüş, bakır ve çinko çıkartan özel bir firmada çalışan ve geçtiğimiz yıl 4 Aralık Madenciler Gününde yer altında çalıştığı sırada babasının vefat haberini saatler sonra yer altından çıktıktan sonra öğrenen 10 yıllık maden işçisi Salim Uğur Harmancı bu işçilerden sadece birisi. Madenciliğin zor olduğunu fakat ekmek parasının kolay kazanılmadığını ifade eden Harmancı, yerin yüzlerce metre altında saatlerce çalıştıklarını, zor ama kutsal bir mesleği icra ettiklerini söyledi.

“Madenden çıktıktan hemen sonra babamın ölüm haberini almıştım”

Geçtiğimiz yıl 4 Aralık Madenciler Gününde babasının vefat ettiğini buğulu gözlerle anlatan Harmancı, “O yüzden bugünü kutlayamıyorum. Bizim kaderimiz bu devam edeceğiz çalışmaya. Ben geçen yıl 4 Aralık Madenciler gününde madenden çıktıktan hemen sonra babamın ölüm haberini almıştım. Madencilik zor ama kutsal bir meslek. Ben işimi severek yapıyorum. Hayat bir şekilde devam ediyor. Şartlar bunu gerektiriyor” dedi.
 

“Burası bizim için diri diri mezara girdiğimiz bir yer”
 

Aynı firmada 8 yıldır makine operatörlüğü yapan Fırat Alkaç ise  ülkenin ekonomisine yer altı zenginliklerinden çıkardıkları madenlerle fayda sağlamış olmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirterek, “Burası bizim evimiz. Evimizi bırakarak buralara geldik. Burası bizim için diri diri mezara girdiğimiz bir yer. Ama bir o kadar da cennetin kapısı diyebiliriz. Biz burada alın terimizi, haklı kazancımızı ailemize helal ekmek yedirmenin onuru ve gururu ile çalışıyoruz. Bambaşka bir hayatın başladığı bir serüven tünelin içerisi. Madencilere karanlığın aydınlık insanları ya da karanlığın aydınlık yüzleri diyebilirim. Bu yüzden arkadaşlarım ve kendim için onurlu ve gururluyuz” ifadelerini kullandı.

“İçerisi bizim için bambaşka bir dünya”
 

Girdikleri maden tünellerinde her tarafın karanlık olduğunu fakat ülke ekonomisine, ekonomiye sağladıkları katkının verdiği heyecanın gözlerine yansıdığını ve bu ışığın kendilerini daha da ilerilere götürdüğünü anlatan Alkaç, “Çok zor zamanlar yaşadığımız oluyor. Ülkemize yapılan darbe girişimini, salgın hastalığı, Beşiktaş’ın şampiyonluğunu, Trabzonspor’un 40 maçtır yenilmezliğini tünelden dışarı çıktığımızda duyuyor, yeni hayata, yeni dünyaya başlamış gibi oluyoruz. İçerisi bizim için bambaşka bir dünya, bambaşka bir hayat ve bambaşka bir coğrafya” şeklinde konuştu.

“Madenci ocaktan dışarıya çıktığı zaman birbirine geçmiş olsun der”

Firmada çalışan maden mühendislerinden Muhammet Doyduköz de önceliği her zaman işçinin ve işin güvenliğine verdiklerini belirterek, “Bizim için önemli olan işçilerimizin burnunun kanamaması veya saçının teline zarar gelmemesi. Biz bütün bunlar için burada uğraşıyoruz ve ter döküyoruz. Onlar gibi bizde her gün aynı delikten içeri giriyoruz. Aynı karanlığın içerisine girip, işimiz bittiğinde tekrar aydınlığa doğru adımlıyoruz. Madencilik gerçekten çok zor bir meslek” dedi.

“İçeri her girişimde Soma’daki 301 şehit madenci aklıma geliyor”

Madenden içeri her girişimde gözünün önüne Soma’daki 301 maden şehidinin geldiğini anlatan Doyduköz, “Bende o kazayı 4-12 vardiyasından çıktığım zaman öğrenmiştim. Ne zaman bahsi geçse gözlerim dolar. Bu acıyı ya da zorlukları tekrar tekrar yaşamayalım diye canla başla emniyet konusunda veya iş güvenliği konusunda çalışıyoruz. Yine o şehit arkadaşlarımız aklıma geldiği zaman 'Acaba ne yapabilirdik de bu arkadaşlarımızı kaybetmezdik. Acaba neler eksikti de biz bu sonuçla karşı karşıya kaldık diye kendimize soruyoruz. Bir tek ben değil bütün mühendis arkadaşlarımız bunu soruyor tekrar tekrar aynı acıları yaşamamak için. Ne zaman bir madenci içeriye girse bugün dışarıya çıkabilecek miyim?' acaba der. Bu sebepten dolayı her madenci ocaktan dışarıya çıktığı zaman birbirine 'geçmiş olsun' der. İstediğimiz şey daha fazla madenci şehidi vermeyelim. Daha fazla iş güvenliğinden ödün vererek üretim odaklı çalışma yapılmasın. Biz buna dikkat ediyoruz diğer arkadaşlarımız da buna dikkat etsin. Bu ocaktan içeriye giriş anında dışarısı ile bağlantı kesiliyor. Hiçbir haber almıyoruz ama her gün bir umutla dışarıya çıkıyoruz. Her ışığı gördüğümüz zaman bizim bir yaşama sevincimiz oluşuyor. Her gün içeriye giriş çıkışımız rutin bir hale gelse de her içeri giriş çıkışımızda aynı heyecanı yaşıyoruz. İçeriye giriş çıkışımızda bir şeyler ürettiğimizin ve farkında olduğumuzun hissiyatını her zaman hissediyoruz. Mesela herhangi bir pil kullandığımda bile ben burada kurşun çinko üretiyorum. Pilin içerisinde kurşun ve çinko da var acaba benim ürettiğim malzeme mi gibi bir heves ve sevinç oluşuyor içerimizde. Elimizden geçen bir ürüne dokunmak bile bize çok fazla sevinç ve mutluluk veriyor. Bu da memleketimiz ya da ülkemiz için bir şeylere katkıda bulunduğumuzun haklı gururunu yaşatıyor bizlere” ifadelerini kullandı.

Gündem

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER