Demirtaş noktayı koydu,Güneş Balçıkla Sıvanmaz

Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili Adayı Ünal Demirtaş partisinin Ereğli İlçe teşkilatı binasında düzenlediği basın toplantısı ile kendisi hakkında kamuoyunda çıkan asılsız dediği iddialara yanıt verdi.

Demirtaş noktayı koydu,Güneş Balçıkla Sıvanmaz



Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili Adayı Ünal Demirtaş partisinin Ereğli İlçe teşkilatı binasında düzenlediği basın toplantısı ile kendisi hakkında kamuoyunda çıkan asılsız dediği iddialara yanıt vererek, basın organlarında; “Ereğli de evi yok Ankara da evi var, Ereğli de otelde kalıyor, Angaralı ” şeklinde iddialar var. Bu iddiaların hayatımda duyduğum en saçma eleştiri konuları olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Benim Ballıca Köyünde evim var. Ereğli’ye geldiğim zamanlar da da köyde kalıyorum. Bir kişinin köydeki evinde kalmasının suç olduğunu zannetmiyorum” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili Adayı Ünal Demirtaş son günlerde kamuoyunda kendisi hakkında çıkan iddialara düzenlediği basın toplantısı ile yanıt verdi. Parti binasında düzenlenen basın toplantısında, Ereğli İlçe Başkanı Hayrettin Kartal, CHP Zonguldak Milletvekili aday adayı Adil Ateş, Demirtaş’ın Ankara daki hukuk bürosu ortaklarından Mehtap Cabat Özcan ve Cansu Özmen’in yanı sıra çok sayıda partili katıldı.

KARTAL, SONUNA KADAR GÜVENİYORUM

CHP Zonguldak Milletvekili Adayı Ünal Demirtaş’ın sonuna kadar yanında olduklarını belirten İlçe Başkanı Hayrettin Kartal, işçiler bize geldi, onları sahipsiz bırakmamak adına, haklarının takipçisi olmak adına biz hep birlikte bu davaya sarıldık. Bize bu tür şikayetler, yönlendirme, asparagas haberler, kara propaganda üzerimize doğru geldiğinde Ünal bey dosyayı bana teslim etti, ben dosyayı 10 gün incelettim. Ama burada Ünal bey’in her hangi bir eksiği yoktur. Ben bu konuda kendisine sonuna kadar güveniyorum. Zaten öyle bir şey olmuş olsa İlçe başkanı olarak açık yüreklilikle söylüyorum ki; önce ben kendisini terk ederim” dedi.

“BU DAVALARI SONUNA KADAR DEVAM ETTİRECEĞİZ”

Demirtaş’ ın Ankara’daki Hukuk Bürosu ortaklarından Mehtap Cabat Özcan ise yaptığı açıklamada,2011 yılından bu yana Demirtaş ile birlikte davanın takipçisi olduklarını ifade ederek şunları söyledi; “Özellikle İstanbul safhasını Ünal Bey bizzat kendi giderek halletti. Bu işçiler hem bana hem Ünal bey’e ulaşarak gerekli her türlü bilgiyi her türlü belgeyi kendilerine verdik. 7 Hazirandan sonra da biz büromuz olarak bu davaları sonuna kadar devam ettireceğiz. Davanın bozulma ihtimali çok yüksek biz bunu da işçilere açıkça, neden karar verildiğini ve nasıl temyiz ettiğimizi hepsini teker teker açıkladık” şeklinde konuştu.

Demirtaş’ın yaptığı basın açıklamasının tam metni şu şekilde;

“Seçim çalışmalarımız son derece güzel bir şekilde gidiyor. Cumhuriyet Halk Partisi bütün Türkiye de olduğu gibi Zonguldak’ta çok büyük bir yükselişte. Özellikle Ereğlimiz de bir çekim merkezi haline geldi. Geçtiğimiz hafta partimize değişik partilerden ve değişik meslek gruplarından önemli kişiler katıldılar ve partimize güç verdiler. Zaten partimiz kent merkezinde son derece güçlü. Köylerde ve köy kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı mahallelerde partimize çok büyük bir yönelim var. Tabi bunda partimizin halka dokunan ekonomik politikalarının katkısı olduğu kadar, benim köy kökenli bir aday yani Yalı Boyu Ballıca köyünden de olmamın, her zaman işçinin, emeklinin, yoksulun, köylünün yanında olmamın da büyük katkısı var. Partimiz Zonguldak ta birinci parti, Türkiye’de de iktidar olacaktır. Bundan kimsenin bir kuşkusu olmasın.

“AVUKATLIK TEZİNİ “BASIN YOLU İLE KİŞİLİK HAKLARININ İHLALİ “ OLARAK VERMİŞ BİR SİYASETÇİYİM”

Şunu özellikle belirtmek isterim ki her zaman basının eleştiri hakkına saygı duydum. Her zaman temiz siyasetten, açık ve şeffaf siyasetten yana oldum. Demokrasimizin ilerlemesi ve gelişmesi için basın özgürlüğüne herkesin saygı duyması gerektiğini en ateşli savunucularındanım. Avukatlık tezini “basın yolu ile kişilik haklarının ihlali “ olarak vermiş bir siyasetçiyim. Siyasetçinin de her türlü eleştiriye katlanması gerektiğini çok iyi bilmekteyim. Avrupa insan hakları mahkemesi kararları ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararları der ki “siyasetçi sert de olsa eleştiriye katlanmalıdır” der. Elbette siyasi iseniz mutlaka eleştirileceksiniz. Hem yaptıklarınız ile hem de yapmadıklarınız ile. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Elbette siyasetçi bu tür durumlara alışmalıdır.

“OYUMU BALLICA KÖYÜNDE KULLANACAĞIM”

Ancak son dönemde bazı basın yayın organlarında Basın Konseyi Basın Meslek ilkelerinin 3.4.6.9.10.16, maddelerine aykırı şekilde tarafımdan hiçbir bilgi alınmadan tek taraflı olarak şahsım aleyhine maksatlı yayınlar yapılmaktadır. Şeffaflık anlayışım ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için bazı konulara açıklık getirmekte yarar görüyorum. Bazı basın organlarında ve internet sitelerinde benim Zonguldak’ta oy kullanamayacağım iddia edilmektedir. Bu durum doğru değildir.

Bildiğiniz üzere 2011 yılında partimin Zonguldak 5. Sıra adayı idim. Seçim kanunu gereği milletvekili adayları oylarını kendi seçim bölgelerinde istedikleri sandıkta kullanabilmektedirler. 2011 yılında oyumu köyüm Ballıca da kullanmıştım. 2015 seçimlerinde de açıklıkla ifade ediyorum ki oyumu Ballıca Köyünde kullanacağım.

“BENİM BALLICA KÖYÜNDE EVİM VAR”

Basın organlarında “Ereğli de evi yok Ankara da evi var, Ereğli de otelde kalıyor, angaralı ” şeklinde iddialar var. Bu iddiaların hayatımda duyduğum en saçma eleştiri konuları olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Arkadaşlar benim Ballıca köyünde evim var. Ereğli’ye geldiğim zamanlar da da köyde kalıyorum. Bir kişinin Köydeki evinde kalmasının suç olduğunu zannetmiyorum. Yine arkadaşlar doğrudur, benim Ankara’da evim de var. Bunu hiç inkar etmedim ki. Bir kişinin Ankara da evinin olmasının da suç olduğunu zannetmiyorum. Tabi öncelikle şunu ifade etmekteyim. Diğer partilerin adaylarının da büyük çoğunluğu da Ankara da oturuyor. Bana bu eleştirileri getirenler, o adaylara hiç bir eleştiri getirmezken, sadece bana böyle bir eleştiri getirilmesini de hiç anlamış değilim.

“BEN BELEDİYE BAŞKAN ADAYI DEĞİLİM. MİLLETVEKİLİ ADAYIYIM. MİLLETVEKİLİ ZATEN DOĞAL OLARAK MECLİSTE GÖREVİNİ YAPAR”

Ben 20 yıldır Ankara da avukatlık yapıyorum. Bunu yanlış bir şeymiş gibi anlatıyorlar. Benim hakkımda başka eleştiri konusu bulamayanların bir başka saçma iddiası da bu konu. Önce şunu hatırlatmak isterim. Ben Belediye Başkan adayı değilim. Milletvekili adayıyım. Milletvekili zaten doğal olarak mecliste görevini yapar. Yaşamının tamamını burada geçiren bir aday da Ankara’ya meclise gidecek arkadaşlar. Bu arkadaşlarımız seçildiklerinde, Ankara’nın yollarını bilmedikleri, Ankara’da bürokratik işlerin nasıl çözüleceklerini bilmedikleri için Ankara ya gittiklerinde 2 yılları bunları öğrenmek için boşa geçecek. Ben ise yıllardır meclis ve bürokrasi ile iç içe bir yaşamım oldu. Türkiye merkezi yönetim ile yönetiliyor. Ereğli’de, Alaplı da Zonguldakta’ki sorunların çözümü ise Ankara da bakanlıklar da genel müdürlüklerde olmaktadır. Bu sebeple benim Ankara da avukatlık yapmam eleştirilecek bir konu değil, Zonguldaklı için son derece avantajlı bir durumdur. Benim Ankara da ki evim sadece benim evim değil, tüm Zonguldaklıların evidir.

“SEÇİM DÖNEMİ SÜRESİNCE DE OTELDE KALMAYA DA DEVAM EDECEĞİM “

Bir saçma eleştiri konusu daha. Benim seçim döneminde otelde kalmamı da eleştirmektedirler. Doğrudur. Seçim döneminde otelde kalıyorum. Seçim dönemi süresince de otelde kalmaya da devam edeceğim. Bunun sebebi ise arkadaşlar köyden gidip gelmesi her gün yaklaşık 1,5- 2 saat gibi zaman kaybına yol açmaktadır. Benim ise bir dakikam bile değerli. Bu sebeple seçim çalışmalarını daha organize yürütmek için otelde kalıyorum. Bu durumun da yanlış olduğunu da hiç düşünmüyorum. Köyümde evim olmasına rağmen, Ereğli kent merkezinde de kiralık veya satılık bir ev arayışına girdim arkadaşlar. Ereğli kent merkezinde eşimle oturacağım bir evim mutlaka olacak.

Bütün Ereğlilerin evi benim evimdir. Bir başka saçma iddia daha. Benim Kandillide ki tekstil işçilerini avukatlık ücretim için icraya vererek mağdur ettiğim iddia edilmektedir.

“ İŞÇİLİK ALACAKLARINA YÖNELİK AÇILAN DAVALARIN TAMAMI KAZANILMIŞTIR”

Kandilli de ki 47 tekstil işçisi ile ilgili davalar ise 2011 yılında milletvekili adayı olduğum esnada CHP Kdz İlçe örgütümüzün ve işçilerin talebi üzerine alınmıştır. İşçilik alacaklarını içeren davalar Kdz Ereğli İş Mahkemesinde muvazaa iddiasıyla İstanbul’daki Satho A.Ş. şirketine açılmıştır. İşçilik alacaklarına yönelik açılan davaların tamamı kazanılmıştır. Evet 47 işçinin davasının tamamı kazanılmıştır. Ancak icra işlemleri için şirket merkezine hacze gidildiğinde şirketin Bakırköy 19. Asliye Ticaret mahkemesinde “İflasın ertelemesi davası açıldığı ve hacizlerin engellenmesi için” ihtiyati tedbir kararı verildiği öğrenilmiştir. Bu dava tarafımızdan takip edilmiş ve icra tetkik mercii kararı ile ihtiyati tedbir kararı kaldırıldıktan sonra tekrar hacze gidilmiş ancak şirket adresinde bu kere karşımıza başka bir şirket olan Teksfor ltd.şti çıkmıştır. Yine işçilerin talebi ile hacze devam edilmiştir. Bunun üzerine Teksfor Ltd.Şti. haczedilen mallar ile ilgili istihkak davası açmış, sayın hakim hiçbir delilimizi toplamadan birinci celse de aleyhe karar vermiştir. Sayın hakimin tarafsızlığından şüphe etmemiz nedeniyle hakim hakkında “reddi hakim” talebinde dahi bulunulmuştur. Hukuka açıkça aykırı olarak verilen bu kararlar, tarafımızdan temyiz edilmiş ve dosyalar şu an için Temyiz incelemesi için Yargıtayda’dır. İşçiler alacaklarını alamaması amacı ile kurulan paravan şirket teksfor ltd.şti.nin avukatları, karşı taraf vekalet ücreti için işçilere icra takibi başlatmıştır.benim hiçbir şekilde işçileri icra takibi başlatmam mümkün değildir.

Bu davaların hukuki süreç hala devam etmektedir. Kesinleşmiş bir şey yoktur. Ben inanıyorum ki bu davalar Yargıtay da temyiz incelemesi sonucu bozulacaktır.

“41.000,00-TL. MASRAFI CEBİMDEN BEN YAPTIM”

4 yıldır işçi arkadaşlarımın bu davalarını takip ediyorum. Her duruşmasına girdik. Her işlemini doğru bir şekilde yürüttük. Davaları kazandık. İşçilerin kendilerinin ekip şefi ve sözcü seçtiği Arzu Eryiğit ve Ayhan Işık isimli arkadaşlarına her aşamada bilgi verdik. Bizi arayan işçi arkadaşlarımıza bazen ben, bazen Ortağım Avukat Mehtap hanım her türlü bilgiyi ve belgeyi verdik. İşçiler ile her aşamada gerektiğinde toplantı yaptık ve isteyene istediği bilgiyi ve belgeyi verdik. Ancak 47 işçinin olduğu davada hepsini çağırmamıza rağmen toplantılara maalesef her toplantıya ancak 6-7 tanesi geldi. Yine avukatlık ücret sözleşmem gereği bütün masraflar işçilere ait olmasına rağmen, masrafları ödeyemediklerinden, işleri eksik kalmasın diye bu güne kadar büyük çoğunluğu belgeli olan 41.000,00-TL.masrafı cebimden ben yaptım.

“MESLEK HAYATIM BOYUNCA HİÇBİR İŞÇİ ARKADAŞIMI AVUKATLIK ÜCRETİM İÇİN İCRAYA VERMEDİM”

Ben sadece bu işçi arkadaşlarımın değil, meslek hayatım boyunca hiçbir işçi arkadaşımı avukatlık ücretim için icraya vermedim. Bütün meslek hayatım boyunca hep işçinin, çalışanların yanında oldum. Tersane işçilerinin, maden işçilerin, inşaat işçilerinin, yüksek gerilim enerji nakil hattı işçilerinin haklarını savundum. Bunların hepsinin belgeleri bizde var. Söylediğim her şeyi ispata hazırım. Benim hakkımda, avukatlık ücreti için işçileri icraya verdiğimi iddialarını ortaya atanları iddialarını ispatlamaya davet ediyorum. Bunu iddia edenler, eğer bunu ispatlayamazlarsa buradan müfteri ilan ediyorum.

Burada hem de işçilerimiz mağdur eden, AKP’nin işçi aleyhine olan hukuk düzenidir. Arkadaşlar maalesef AKP’nin kurduğu yeni hukuk düzeni, artık işçiyi değil, üçkâğıtçıyı korumakta ve işçilerimiz mağdur etmektedir. Bu işçi arkadaşlarımın avukatlıklarını parla-mantoda da yapmaya devam edeceğim. Onların haklarını sonuna kadar savunacağım. Sadece onların değil, tüm Türkiye deki çalışanların, işçilerin haklarını savunacağım. Buradan söz veriyorum. 7 Hazirandan sonra başlayacak CHP iktidarında hukuk düzeni mağdur işçiden yana olacak.. Üç kâğıtçıdan yana olmayacak. CHP iktidarında işçi mağdur olmayacak, yaşanacak bir Türkiye olacak.

“GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ”

Hala bu işçi arkadaşlarımın vekâleti bende. Benim 7 Hazirandan sonra milletvekili olmam nedeniyle artık avukatlık yapmam mümkün değildir. Ancak bu gün eski ortağım sn. Av. Mehtap Cabak Özcan Hanım aramızda. Kendisi de bu işçi arkadaşlarımızın avukatıdır. Kendisi bu davaları Yargıtay da ve her aşamada sonuna kadar takip edecek. Burada sözlerime son verirken, hepinize en içten saygılarımı sunuyorum.”

Güncelleme Tarihi: 11 Mayıs 2015, 13:18
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER